Denizli’de ilk defa gerçekleştirilen kitap fuarındayım. Sonradan öğreniyorum fikrin Sayın Valim Ahmet Altıparmak’a ait olduğunu, Bu fikri ete kemiğe büründüren de büyükşehir Belediye Başkanımız Osman Zolan. Yöneticilerimize ayrı ayrı teşekkür ederiz. Denizlinin insanı çocuklarını da almış aile boyu orada idi.
Daha önce gezdiğim tarım, tekstil vb fuarlarda gözüm ürünlerde ve makinelerde olurken, bu defa gözlerim insanların üzerinde idi. Kitap demek, insan demek gibi gelir bana. Kitap, arkasındaki insanı tanıtır. Fuar ve kitap insana bir selam vermenin ve sohbet etmenin vesilesi olsun. Daha içeri girer girmez, Denizlili yazarların standı karşılıyor. Abdulkadir Aksu hepsi adına hoş geldiniz diyor. Ardından ağırlıklı olarak çocuklara yönelik kitapları ile Fahrettin Koyuncu’yu görüyoruz. Artı kolejinde bir söyleşi yapalım diyoruz. Öyle imza günü gibi değil. Meraklı çocuklardan birkaçı, kitaplarından birini önceden okursa, kitap üzerine söyleşi olur diye düşündük, bakalım…
Büyükşehir belediye başkanımız ve ekibine rastlıyoruz. Stantları tek tek dolaşıyorlar. Kitaplar alıyorlar, tempolarına bakınca inşallah okuyacak vakitleri olur diye düşünüyorum. Kendisine de söyledim; “Fuara olan rağbeti görünce oturup ağlamak lazım, fuarsız geçen günler için”.
Seval Uysal, Denizli’nin kentleşme sürecini anlattığı “Şehrin İzleri” kitabını imzalıyor. Bu kitabın imza gününe gidememiştim. Ben kitabı imzalatıp sohbet ederken, Denizli MHP milletvekilimiz Emin Haluk Ayhan geldi. İçinde siyaset olmayan kısa bir sohbet yaptık.
Prof Nurettin Öztürk hocayı görüyorum kitap seçerken. Hazır bulmuşken geçtiğimiz Cuma günü üniversitenin kongre kültür merkezinde moderatörlüğünü yaptığı Mehmet Akif Ersoy panelinin güzelliği ve panelistlerin birikimi üzerine kısa bir sohbet yapıyoruz.
Koridorlarda karşılaştığımız akademisyenler bir tarafa, öğretim görevlisi Kenan Çölgeçen hocayı belediyenin kültür işleri standında oturur buldum. Tavas kitabını bizim için de imzaladı. Yanındaki Ozan Nihat’ın aşık atışması kitabını daha önceden almıştım. Esat Şişman memleketi Çal’ın insanını anlatma derdinde. Yörenin hikayelerini romanlaştırmış, arkası gelecek diyor. Av. Mehmet Ali Öner’in genç yoldaşları ortalama 25 er yazısı bulunan fikir, sanat ve edebiyat üzerine iki dergi çıkarıyorlar. Fuarda Allah’a yakınlaşmanın yollarını anlatan kitaplardan oluşan stantlar da var, Marksist diyalektiği anlatan kitaplar da. Hani, buna bile sevindiğimiz günleri yaşıyoruz ya o bakımdan.
Bu fuar Denizli’nin ilk kitap fuarı ya, beni seksenli yılların ilk yarısında ilk gittiğim kitap fuarına ve sonrasına götürdü. Tarlabaşı’ndaki Tüyap sergi sarayında kaç fuara katıldık hatırlamıyorum. Burası bende öyle yer etmiş ki, yıllar sonra bir tıp fuarı için gittim de, kapısına varınca fark ettim fuarın Beylikdüzü’nde olduğunu. Ayaklarım ve aklım beni alıp Tepebaşı’na götürmüştü. Cebimizde sınırlı miktarda para. Türkiye’de orijinal tıp kitapları satan bir yada iki kitapevi var. Fuarlar son baskıların getirildiği ve indirimli satıldığı yerlerdi. Para ya Harrison Dahiliye ya da Merck Manuel kitabına ancak yeter. Artık diğeri için bir daha ki fuarı beklemek gerek…
Fuarın çıkışına doğru Sayın Valim Ahmet Altıparmak ile karşılaşıyoruz. Fuarın gördüğü ilgiden o da son derece memnun. Erzurum’da görevli iken de ilk kitap fuarının yapılmasını sağlamış. Valilerin bu özelliklerini seviyorum. Türkiye’nin insanını ve Türkiye’nin imkanlarını iyi tanıyorlar. Tecrübelerini oradan oraya taşıyan kültür elçileri gibiler adeta…
Dedim ya ben bu fuarda insana baktım ve insanı gördüm. İnsanın var olma, varlık ortaya koyma sevdasını gördüm. Bu fuar beni şehrimle buluşturdu. Dokunabilecek kadar yakın olduğum insanların kitaplarını aldım. Onları okurken bu şehri ve arka planını okumuş olacağım. Sonra yazarlarla kitabı üzerinden fikir teatisinde bulunacağım. Kim bilir bende ne çiçekler açacak