Prof.Dr.Bülent TOPUZ

ANASAYFA ARAMA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM FORMU

ARAMA


Gelişmiş Arama

YENİ EKLENENLER

İSTATİSTİKLER

13 kategori altında, toplam 400 konu bulunmaktadır. Bu konular toplam 4040385 defa okunmuş, 1145 rahatsızlık şikayeti veya yorum yazılmıştır.

ÜNİVERSİTE TERCİHİ KONUSUNDA TAVSİYELER 15 Temmuz 2013

Prof.Dr.Bülent TOPUZ

17.Temmuz.2013, 03:12

Prof.Dr.Bülent TOPUZ

Bugünlerde gazetelerin sayfaları üniversiteleri tanıtan ilanlarla dolu. Televizyonlar ha keza. Bu gayretleri basit bir mantıkla; özel üniversitelerin paralı öğrenci kabul etmeleri nedeniyle bir fazla öğrenciye, yani bir fazla gelire ulaşabilmek için, pazarlama taktiği olarak düşünebiliriz. Devlet üniversiteleri, parasız ve bu nedenle talep fazla. Tabii ki de tercih nedeni sadece para değil. İTÜ, ODTÜ, İstanbul, Hacettepe bir tarafa Eskişehir, Antalya Bursa’daki üniversiteler ve hatta Pamukkale Üniversitesi bile yılların oturmuş üniversiteleri olarak bir adım önde sayılırlar. 

Öğrencilere tavsiyem önce şehir seçmeleridir. Gelecekte siyaset ve bürokratik görev düşünenlere Ankara’daki üniversiteleri tavsiye ederim. Ne de olsa Türkiye Ankara’dan yönetiliyor. Ticaret ve hatta dünyaya açılım gibi hedefleri olanlara İstanbul’daki üniversiteleri tavsiye ederim. İstanbul Türkiye’nin özetidir, İstanbul bir tarafa Türkiye bir tarafa. İzmir, Denizli’ye yakındır. Rahat bir öğrenciliğiniz olur, sıkılınca aynı saat karar verir otobüse binersiniz. Eskişehir tam bir öğrenci şehri. Sadece üniversite değil, şehir de sizi eğitebilir. Antalya gittikçe gelişen ve hacimsel olarak büyüyen turizm sektöründe yer almanızı kolaylaştırabilir. Gaziantep ticaretimizin hızla gelişeceğini düşündüğüm Ortadoğu’ya sizi yakınlaştırabilir. İl dışında okumak olgunlaşmanızı hızlandır. Tek başına yaşamayı, arkadaşlık/dostluk denilen kavramların içeriğini, kısaca kendinizi ve insanı tanırsınız/öğrenirsiniz. Yaşadığınız ilin üniversitesinde okumanın ise başkaca avantajları vardır. Maddi olarak rahat edersiniz, hayat daha kolay olur. Pamukkale Üniversitesi’nin Eğitim kalitesi Türkiye ortalamasının üzerindedir. Şehir gelişmişlik endeksi bakımından Türkiye’de ilk on içindedir. Öğrenciye yönelik imkanlar zamanla artmaktadır. 

Özel üniversite tercihi ise ayrıca bir hassasiyet gerektirir. Koç, Sabancı, Bilkent başta olmak üzere bir elin beş parmağı kadar üniversiteyi saymaz isek özel üniversitelerin önemli bir kısmı rüştlerini ispat etme sürecindeler. Öncelikle şunu bilmemiz gerekir ki bir üniversite tüm bölümleri ile topyekün iyi olamaz. Muhakkak Türkiye ortalamasının üstünde ve altında bölümleri olacaktır. Peki, hangi bölümün iyi olabileceğini nasıl bilebiliriz. Henüz yeterli sayıda mezun vermedikleri için çıktılar üzerinden fikir yürütmek mümkün değil. Geçmiş yıllarda kaçıncı sıradan öğrenci aldığı önemli bir kriter. Bunu tek veri olarak kabul eden o kadar çok öğrenci var ki; bu veri tek başına, bazı üniversiteleri tercihte üst sıralarda tutan bir kısır döngüye dönüşebiliyor. Talep puanı yükseltiyor, yüksek puan talebi artırıyor. Bunun bilincinde olan bazı üniversiteler öğrencilerin tamamına az ya da çok burs veriyorlar ki, taban puanları düşmesin. Önümüzdeki yıllarda bu üniversitelerin burs imkanlarını daraltacaklarını şimdiden öngörebiliriz. 

Bence en önemli kriter öğretim üyesi sayısı ve kalitesi. Bunu “Beslenme ve Diyetetik” bölümünden örnekleyelim. Üniversitelerin web sayfasından ilgili bölüme giriyoruz. Topu topu iki öğretim üyesi var, işte bu olmadı. Yeterince öğretim üyesi var ancak hepsi yardımcı doçent, yani kariyerlerinin başındalar bu da olmaz. Yeterli öğretim üyesi var, profesör, doçent ve diğerlerinin dağılımı fena değil ancak aynı lisanstan, yani Beslenme ve Diyetetik lisanslı bir tane öğretim üyesi yok. Profesörün lisansı gıda mühendisliği, doçentinki kimya bölümü, diğerleri biyoloji vb uzayıp gidiyor. Üniversitelerde farklı lisansların bir araya getirilmesi iyi bir sentez ortaya çıkarabilir. İlgili bölümde doktora yapmış olmak sentezi kolaylaştırabilir. Ancak bu durum sadece bir ihtimaldir. Daha muhtemel olan ise mesleki formasyon bile kazanamamış diploma sahiplerin ortaya çıkmasıdır. Özetle söylemem o ki, henüz sentez yapma kabiliyetinden uzak olan bizim gibi ülkelerde ısrarla aynı bölüm lisansına sahip öğretim üyesi aranmasını tavsiye ederim.  En azından iki tane olsun. 

Son olarak çocuklarınızın sevdiği işi yapmaları konusunda teşvikçi ve destekçi olmanızı tavsiye ederim. Meslek edinmek bir amaç olmasın, hayallerini gerçekleştirebilmenin bir aracı olsun. Örneğin tıp fakültesini bitiren çocuğunuz, işin sonunda, bir oteller zincirine genel müdür olursa da şaşırmayın. 

Bu haber 3876 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
YOLLAR VE ÖNCELİKLER (11 Eylül 2017)22.Nisan.2019

ANKET

Sizce bu sitenin insanlara faydası var mı?






Tüm Anketler

ÖNEMLİ LİNKLER

GALERİ

KBB

www.bulenttopuz.com 2007 ..:: KBB Hastalıkları Bilgilendirme Portalı ::..
RSS Kaynağı | Editörlük Başvurusu