Her yıl olmasa da yıl aşırı Denizli’deki tarım fuarına giderim. Bu yıl oldukça kalabalıktı. Cumartesi uygun olur diye düşünmüştüm ama yanılmışım; çiftçilerin de cumartesi tatil yaptığını bilemezdim. Şaka bir yana, Cumartesi EGS Park Fuar alanı olmuş bir panayır yeri. Bu yıl 13.’sü yapılan Ege Tarım Sera ve Hayvancılık Fuarına duyan gelmiş gibi; ne araç parkı bulmak ne de yürümek mümkün. 160 bin ziyaretçinin beklendiği ve 52 değişik ilden 180 firmanın katıldığı fuarda makinadan tohuma, ilaçtan ambalaj kasasına her şeyi bulmak mümkün. Sergilenen makinaların % 70 inin yerli olması iyi bir oran gibi görünse de yeterli olmadığı açık. Bizim tarım, demiryolu, denizyolu, zırhlı araç vb en az bir konu başlığında yüzde yüz yerli gibi bir iddiamız olmalı diye düşünüyorum.
Ben stant ziyaretlerine Tarım İl Müdürlüğünden başladım. Kasabamdaki Ortaokuldan arkadaşım Ziraat Mühendisi Baha Yanarca müdürlükte bitki korumada çalışıyor. Cevizden tarım zararlılarına; örtü altı yetiştiriciliğinden sözleşmeli tarıma; Çal Tavas, Acıpayam ve Yenicekent epey bir dolandık. Yenicekent civarından çiftçilerin sohbete dahil olması ayrı bir güzellik oldu. Böylece iyi tarım uygulamaları ile ilgili olarak çiftçilerin ne kadar bilgili, bilinçli ve duyarlı olduğunu öğrenmiş olduk. Organofosfatlar başta olmak üzere tarım ilaçlarının yıkama ile ancak % 20 kadarının temizlenebildiğini, bu nedenle yıkamaktan ziyade kirletmemenin esas olduğunu öğrendik. Zamanında ve dozunda ilaçlama konusunda çiftçiler de artık son derece hassas. Özelikle ihraç ürünleri son kullanıcıya kadar menşey serftikası ile birlikte gidiyormuş. Tahlillerde herhangi bir sorun çıkarsa, hangi tarlanın hangi ürünü olduğu açık olduğundan, buna göre cezalandırma yapılıyormuş. Bu nedenle çiftçi bizzat kendisi bu tahlilleri yerelde, daha tüccara vermeden yaptırıp ürününü belgelendiriyormuş. Asgari birimler biraz yüksek olmakla birlikte, bu kontroller yurtiçi tüketim için de yapılıyormuş. Bu işlerin sahipsiz olmadığını öğrenmekten son derece memnun oldum doğrusu
İyi tarım uygulamaları Tarım İl Müdürlüklerince yapılan eğitim seferberliğinin bir sonucu. Nerede bir eğitim talebi olsa müdürlük ekibiyle orada. Bizzat tarlada ürün başında eğitim veriyorlar. Damlama sulama ile birlikte gübre takviyesi maliyeti düşürüyor, verimi artırıyor. Hormon kullanımının sanıldığının aksine pek de zararlı olmadığını biliyordum. Bu bilgiyi bir kere daha teyit etmiş olduk. Ancak hormonlamayı takip eden yıllarda ürün verimi düşürüyormuş.
Çal belediyesini tebrik ederim. Çalkarası kurusu, pekmez, kuru patlıcan, yaprak sarması ve bamya ile tanıtıma çıkmış. Örtü altı yetiştiriciliği iyi gidiyormuş. Fuarda başkaca ilçemiz var mıydı doğrusu fark etmedim. Denizli İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Sayın İsmail Topaloğlu’ndan öğreniyoruz ki birlik üreticiden tüketiciye doğrudan satışı sağlayan bir et ve süt mağazası açmış. Anlattığına göre oldukça iddialı olan Topraklık mahallesindeki bu mağazayı görmek lazım.
Türkiye’nin ilk turfanda çekirdeksiz üzümünün Buldan ilçemizde hasat edildiğini öğrendim. Türkiye’de nohut, kekik ve çerezlik ayçiçeğinin en çok üretildiği il olarak Denizli, en az sanayisi kadar bir tarım ili, ya da öyle olma yolunda gibi geliyor bana. Egenin en büyük tarım fuarının Denizli’de yapılıyor olması da bunun bir başka göstergesi. Yeri gelmişken sormadan edemem, 25 yaşındaki üniversitemiz bu gelişmelerin neresinde acaba?
Hevesim geldi. Cankurtaran mahallesi tarafında bir miktar tarlamız var. Tarım il müdürlüğündeki arkadaşım ile gidip bir bakacağız. Bakalım ne için uygun, uğraşabilecek miyiz gibilerden. Bu düşünceden hareketle Pazar günü Cankurtaran mahallesine gittim. Cankurtaran Karataş mahalleleri arasındaki arazide ne güzel teşebbüsler var. Meyveye yönelik yeni ağaçlandırma ve hayvancılık sahaları gördüm. Organizasyonlara bakılırsa varlıklı insanların modern işler yapma gayretleri sezilebiliyor. İster varlık sonrası heves olsun, ister varlığın sürdürülmesine yönelik ticari kaygı olsun, toprağın işleniyor olması ne kadar güzel.
Bu haber 1569 defa okunmuştur.