Kurucu temsilciliğini yaptığım PEV Kolej, görevde bulunduğum beş yıllık süre içersinde üç defa Türkiye’deki 36 bin ilköğretim okulu arasında ilk 100’e girdi. Bir defasında Servergazi İlköğretim Okulları’nın tekelini kırarak Denizli birincisi olduk. Bu başarı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan resmi ve gerçek başarıyı gösteren bir sıralamadır.
Bu başarıyı bir veri olarak kullanarak yeni bir atılım yapılması gerekirdi. Bunun için en iyi hamle bir lise açmak olurdu. Hem Denizli’nin iyi bir özel liseye ihtiyacı vardı, hem de PEV Kolej’in ilköğretim mezunları bunu sorgulamakta idi. Vakıf mütevelli heyetinden ve idarecilerden bu fikre haklı olarak karşı çıkanlar oldu. Zira PEV Kolej’in geçmişte, başarısız olarak kapatmak zorunda kaldığı bir lise deneyimi vardı. Liselerde en önemli sorun üniversite giriş sınavlarındaki başarı durumudur. Kalburüstü öğrenciler fen ve Anadolu liselerini tercih etmekte, özel okullara buralara giremeyenler kalmaktadır. Öğrencilere farklı imkanlar sunan ve başarılı olduğu kanıtlanmış bir lise, özel de olsa öğrenci bulabilirdi. Bu düşünceden hareketle o zamanki yöneticilerle öncelikle başarılı bir fen lisesi sahibi olma kararı aldık. Birçok marka okulun Denizli’de lise dahil eğitime yatırım yapacakları duyumunu almaktaydık. Hızlı hareket etmek ve ön almak gerekiyordu. Bu nedenle bina ve altyapıdan önce kağıt üzerinde bir fen lisesi oluşturduk. Mevcut okulun dört sınıfını fen lisesi olarak planladık.
Adı var kendi yok PEV Kolej Fen Lisesi’ne bir kısmı kendi mezunlarımızdan olmak üzere 470 puan ve üzeri 19 öğrenci kaydettik. Denizli’deki fen lisesini kazanamadığı için Burdur, Isparta gibi komşu illerin fen liselerine yatılı gitmek isteyen 14 yaşındaki çocukların Denizli’de ailelerinin yanında kalmasını sağladık. Çekirdek kadroyu Erbakır Fen Lisesi’nin öğretmenlerinden oluşturduk. Yüz akımız olacak bu öğrencilerle yakından ilgilenecek bir organizasyon yaptık. Öğrencilerin tamamını burslu aldık. Bir vakıf okulu olduğumuza ve kar amacı gütmediğimize göre bizden de bu beklenirdi. Zaman zaman öğrencilerle bir araya gelir ve özetle şu konuşmayı yapardım.
“Arkadaşlar bu okulu siz kurdunuz. Bizim bir okul kurmak fikrimiz olabilir, ancak öğrencisiz okul hiçbir şeydir. Siz öncesi olmayan, sonrası belirsiz bu okula yatırım yaptınız. Bu sizin ilk girişimciliğiniz. İlk ciddi ve içinde risk barındıran girişimcilik tecrübesini 14 yaşında yaşayan bireyler olarak, bundan sonraki hayatınızda denemek ve risk almak konusunda daha cesur olacaksınız. Sizlerle bir ekip halinde bir işe başlamanın onurunu yaşıyorum. Hep birlikte başaracağız.”
İki yıl önce vakıf genel kurulunda yönetim değişti. Yeni yönetimden bu öğrencileri mezun edecek kadar, yani iki yıl süreyle kurucu temsilciliği görevi talep ettim. Yani başladığım işi bitirmek istedim, olmadı. Çocuklarla ve velilerle zaman zaman karşılaştık. Onlardan üniversite sınavı sonrası beni ziyaret ederek başarılarını paylaşmalarını rica ettim. Sanki mezuniyet törenine çağrılmayacağım içime doğmuş gibi idi. Öğrencilerden Melih Kart, Türkiye sıralamasında 769. oldu ve beni ziyaret ederek başarısını “başarımız” yapma onurunu bana yaşattı, kendisine teşekkür ederim.
PEV Fen Lisesi Denizli’nin projesi idi ve birlikte başarıldı. Sadece ben ve vakıf yöneticileri değil, okulun bulunduğu arsanın yapılaşma iznini artıran Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Zolan’ın, bu konularda yol gösterici ve kolaylaştırıcı olan milli eğitim müdürümüz Mahmut Oğuz’un, Erbakır Fen Lisesi öğretmenlerinin görevlendirmelerine izin veren o zamanki müdür Fikret Karatepe’nin bu ilk mezuniyet töreninde bulunmaları hoş olurdu. Ben bu vesile ile yukarıda saydığım isimlere tek tek teşekkür ederim. İlaveten okulun kurucu müdürü Aysun Yağcıoğlu’na projeye inanan ve görevlendirme ile gelen biyoloji öğretmeni Özcan Zeybekoğlu’na, kimya öğretmeni Gülay Çölgeçen’e, fizik öğretmeni Abdurahman Güneş’e , matematik öğretmeni Bünyamin İnci’ye, coğrafya öğretmeni Nurettin Ataç’a teşekkür ederim.
“Vefa İstanbul’da bir semt adı imiş”.