Karahayıt; Kentsel Dönüşüm; Aldığımız Riskin Farkında mıyız?
Karahayıt’ın ikibin olan nüfusu yaz sezonda altı ay boyunca on bine çıkar. Bu ziyaretçilerin yarısı günü birlikçi, diğer yarısı olan dörtbin kişi hamamcıdır. Hamamcılar ortalama 15 günde bir değişir. Bu hesaba göre Karahayıt’a her yıl 50 bin civarında hamamcı gelir. Bunların bir kısmı her yıl gelen aynı kişilerdir. Türkiye’de yıldızlı katagorisine giren ve hijyen, görsellik, mutfak, animasyon vb bakımlardan cezp edici onca otel, motel ve pansiyon varken bazıları ısrarla Karahayıt’a gelir. Bunun bir kültürel altyapısı vardır. Bazıları için Karahayıt’ın bugün sunduğu imkanlar, kendi yaşantıları ile birebir örtüşmektedir. Karahayıt onlara kontrolün kendilerinde olduğu bir ortam sunmaktadır. İstedikleri kadar termal suya girebilirler, istedikleri zaman pansiyonda, istedikleri aman dışarıda yiyebilirler, pansiyon sahipleri ve komşular tanıdıktırlar. Örneğin modern tıp günaşırı 15 dakika derken, her gün bir saat banyonun kendisine daha iyi geldiğine inanan birine ne denilebilir ki?
Karahayıt için planlanan kentsel dönüşümün ayrıntısını bilmiyorum. Bu nedenle somut bir iddiam yok. Ancak her dönüşümün, yerleşik bir kültürü yok etme riski taşıdığını söyleyebilirim. Proje bittiğinde tüm kaçak sondajlar kapatılmış, termal su parası mukabili tek elden veriliyor, pansiyonlara alt yapı ve işletme açısından belirli bir standart getirilmiş, maliyetler dolayısı ile fiyatlar bir miktar artmış ve hamamcılar ortadan kaybolmuş bir tablo ortaya çıkabilir. Bu manzara yabancımız değil.
Çocukluğumun ve gençliğimin Pamukkale’sine arabalarımızla girerdik. Ağaçların altına veya akan bir kanalın kenarına piknik düzeni alarak yayılırdık. Traventenlerin üzerinde gezmek serbest idi. Üç farklı derinliğe sahip havuzlara girmeden olmazdı. Bunlardan en sığ olanı çocuklu aileler için tam bir eğlence yeri idi. Kiralık soyunma kabinleri vardı, ama arabanın içinde mayoları çekip, havuza kaçak girmek de ayrı bir zevkti. Otellerin sahibi veya çalışanları ile tanışıklığınız var ise, onların havuzlarından faydalanabilmek bir ayrıcalıktı. Halıdan boncuğa, sudan tosta her şeyi bulmak mümkündü. Handiyse Pamukkale yaşayan bir antik kentti. Bu lafı boşuna etmiyorum, çünkü antik dönemde de şimdi girilen havuz dışında kocaman bir açık havuzu varmış. Yılın bir ila üç ayını burada geçiren çantacı turistler vardı. Onlar Pamukkale köyündeki pansiyonlarda konaklardı. Onların varlığı Denizli insanını Pamukkale köyüne çekerdi. Gece gündüz hem antik kent, hem köy cıvıl cıvıl olurdu. Para harcanırdı. Bu para yatırımı teşvik ederdi. Pansiyonların yanına oteller yapıldı. Beklentiler oluştu uzun vadeli. Derken …
Önce arabaların ayağını kestik, girişler için yabancı yerli fark etmez hatırı sayılır bir para ister olduk. Denizlili başka illerden veya köyünden gelen misafirleri için Pamukkale’yi gezdirme seçeneğini gündeminden çıkardı. Gidilse ne olacaktı. Batan güneşin traventenler ve su üzerinde yarattığı güzelliği çay yudumlarken seyredecek mekanlar çoktan kaldırılmıştı. Havuzlarda kaldırıldı. Yerleri moloz yığınları şeklinde durmakta şimdi. Bir yürüyüş yolu olarak kabul gören karayoluna ucube traventenler yapıldı. Anlayacağınız Pamukkale kurudu. Onunla birlikte köyde kurudu. İnsanlar çekildi, pansiyonlar ve oteller atıl kaldı.
Tüm bu tedbirlerin amacı traventenleri eski beyazlığına kavuşturmak ve korumak idi. Evet bu konuda başarılı olundu. Başarılı olundu çünkü yaratılan tahribat kalıcı değildi. Antik dönem insanı da traventenler ile içli dışlı yaşamış olmalı, buna rağmen bize miras kalabildi. Çünkü mirasın kaynağı korunması değildi, sürekli bir şekilde akan kalsiyum bikarbonatlı su idi.
Köy ile traventen terasları arasındaki koca çukur, su ile teması sağlamak için yeniden düzenlendi. Pamukkale’yi koruma amaçlı planlama yapılırken koca çukur hesaba katılmıştır mutlaka. Koca çukurun faaliyete geçmesi, yukarıdaki havuzların yıkılmasından neredeyse on yıl sonra oldu. On yıllık bir süre bir kültürün yok olması için yeterde artar bile. Pamukkale bir altın yumurtlayan tavuk idi. Biz bu tavuğu ilelebet yaşatmak için içini boşalttık, dışını mumyaladık. Seyretmeye gelenlerin bilet parası ile yetinir olduk.
Pamukkale’yi korum amaçlı yapılanlar a dan z ye doğru olabilir. Benimkisi bir olguyu tersten okuyarak yaşanmış bir deneyimden faydalanmaya davet etmek. Karahayıt’a dönecek olursak; Tüm paydaşların istekleri ve kaygıları masaya yatırılmalı ve dönüşüm aceleye getirilmemeli zamana yayılmalıdır. Maliyet artırıcı her türlü uygulama ertelenmelidir. Örneğin; oda başına bir küveti günde bir kere dolduracak kadar su bedelsiz olabilir. Kaçak sondajların kapatılması ve suyun tek elden dağıtılmasıyla israfın önlenmesi şimdilik yeterli görülmelidir diye düşünürüm…
Bu haber 6499 defa okunmuştur.