Milli Eğitim Bakanlığı okullarda okutulan müfredatı hafifletme kararı almış, bin uzman bir yıl çalışmış ve bir taslak askıya çıkarılmış. Şimdi bu konuda özel ve tüzel tüm kesimlerden görüş bekleniyor. Bu hafifletme çabalarından Atatürkçülük ile ilgili konular da nasibini almış. Ha bir de evrim teorisi. Biz bu girişimi basından müfredat değişiyor diye okuyoruz. Eğitim Bir Sen, birinci sınıftan itibaren din eğitiminin verilmesini de istemiş ama o istek müfredata girememiş.
Bu tartışmalar bana anlamsız geliyor. Biz, eğitim öğretimin her aşamasında öğretme ve öğrenme sorunu yaşayan bir toplumuz. Müfredatın içinde ne olsa ne yazar. Biz okullarda hiçbir şey öğrenmiyoruz ki. Biz okullara öğrenmek için gitmiyoruz. Biz okullara ders geçmek için, sınıf geçmek için, diploma almak için gidiyoruz. Ne diyor Pisa sonuçları; Türk çocukları bildikleri ile yaşadıkları ve gözlemledikleri arasında ilinti kuramıyor…
Üniversitelerde de farklı bir durum yok. Üniversite okuyan öğrenciler öğrenmek üzerine değiller. Bitirmek üzere kurgulanmış durumdalar. Sınavların iyi geçmesi için ne yapılması gerekiyorsa onu yapıyorlar. Öğrenmenin gereği nedir diye düşünen yok.
Diyelim ki çok çabaladık, ve hatta mucizevi bir yöntem keşfettik ve öğretmeyi ve öğrenmeyi başardık. Ne olacak şimdi. Cevabını ben vereyim. Bütün çocuklar doktor, mühendis olmak isteyecek. Olamayınca erişebildikleri yerde kalacaklar. Yani istediklerini değil, zekalarına ve başarılarına endeksli bir alanda okumayı seçecekler. Mühendislik istediği halde puanına yazık olmasın diye tıp okuyanlar. Endüstriyel tasarımı sevdiği halde, imza yetkim olsun diye mühendislik seçenler olacak.
Biz eğitim faaliyetlerinin bir keşif yolculuğu olması gerektiğini biliyoruz, ancak nedense uygulayamıyoruz. TEOG ve ÖSYM baskısı tüm arzuların ve yeteneklerin üstünü örtüyor. Tek tük başarı öyküleri yok değil. Artı koleji Yeni Fikirler Kulübü iki adet başarı öyküsünün mimarlarını okula çağırmış. İlk başarı öyküsü PAÜ Teknoloji Fakültesi öğrencilerinin Yard Doç Selami Kesler danışmanlığında Alatay adını verdikleri ve Tübitak tarafından birinci seçilen elektrikli arabanın öyküsü. Projeyi ekipten Hüsamettin Serter sundu. İkinci başarı öyküsü lise üçüncü sınıf öğrencilerinin yaptığı “Mars Robotu” projesi. Proje ekip lideri Mustafa Fikret Uğur tarafından sunuldu. Polonya’da yarışmaya hak kazanmışlar, oraya gittiklerinde görmüşler ki, yarışmacıların yaş grubu üniversiteden başlıyor. Lise dengi sadece kendileri var. Proje için yola çıktıklarında ne öğretmenleri ne de aileleri kendilerine inanmış. Öğretmenleri sonuçtan gurur duymuş olmalı, ancak velilerde bir tedirginlik vardır diye düşünüyorum. Proje için ayrılan zamanın ÖSYM için çalışılacak zamandan çalınıyor olması onları rahatsız ediyordur.
“Hayalleri Gerçek Olanlar” başlığı ile düzenlen panelin açılış konuşmasında kulüp Başkanı Ceylin Çelik “Genç, dinamik ve üretken bir neslin ortaya çıkması için eğitimin önemi tartışılmaz. Katma değer yaratan bir ekonomi için de teknolojinin payı yadsınamaz. Yenilikçi Fikirler Kulübü üyeleri olarak “BEN” değil “BİZ” olma misyonuyla teknoloji tüketen değil, üreten, ihraç eden bir toplum olma bilinciyle eğitimde teknoloji farkındalığı oluşturmak istiyoruz. Çocukların bilgisayar karşısında tüketici olmaktan çıkıp üretici konumuna gelmesini hedefleyen bizler, yaratıcılığı ve bilgisayar becerilerini geliştirerek, onları programcılık ile tanıştırarak, kod okuryazarlığı bilincini yaymak istiyoruz. Biz çocuklar artık sadece oyun oynamayacağız, aynı zamanda üreteceğiz…” dedi. Dedi ama ben size veli gözü ile ertesi günün gündemini anlatayım. “Bırakalım şimdi yazılımı, teknolojiyi filan. Biz önce TEOG sınavlarında iyi bir derece elde edelim ve iyi bir liseye girelim ki, üniversite garanti olsun”
Bence önce bu anlayışı yıkmak gerekir. Benim düşüncem TEOG sınav sonuçlarına göre sınırlı sayıda bir öğrenci Fen liselerine alınmalı. Geri kalanına Anadolu liseleri için bir baraj puanı üzerinden kayıt yaptırma hakkı kazandınız denilmeli ve başarı sıralaması stresi ortadan kaldırılmalı. Barajı geçen çocuklar mahallelerindeki Anadolu lisesine kayıt yaptırmalı. Böylece hazır öğrenci ile hazır başarı elde eden liseler sıralamasının yerine okul ve öğretmen kalitesini ortaya koyan bir ortam oluşmalı.
Bu haber 2366 defa okunmuştur.