Prof.Dr.Bülent TOPUZ

ANASAYFA ARAMA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM FORMU

ARAMA


Gelişmiş Arama

YENİ EKLENENLER

İSTATİSTİKLER

13 kategori altında, toplam 400 konu bulunmaktadır. Bu konular toplam 3928509 defa okunmuş, 1144 rahatsızlık şikayeti veya yorum yazılmıştır.

DARBELERİN VE MUHTIRALARIN KEFARETİ (12 Ağustos 2013)

Prof.Dr.Bülent TOPUZ

21.Ağustos.2013, 14:23

Prof.Dr.Bülent TOPUZ

Ergenekon sanıklarına verilen cezalar taraflı tarafsız çoğumuzu şaşırttı. Her ne kadar bazıları hiç ceza gerektiren bir durum olmadığını düşünse de; benim gibi bazıları da ceza verilmesin normal olduğunu düşünürken, ağırlığı karşısında şaşırdı. Ne demek istediğimi bir mizansen ile açıklamaya çalışayım; Mesela asker yönetime el koysaydı. Parlamento veya iktidar da buna direnseydi. Daha önceki darbelerde olduğu gibi sivillerin kuzu kuzu şapkasını/takkasını alıp gideceğini düşünen asker, direnişi görünce sırf kan dökülmesin diye geri adım atsa idi. Sonrasında bildiğimiz bu süreçler yaşansa idi. Yani demek istediğim ayan beyan darbe girişimi ve hatta sonlandırılamamış bir darbe olsa idi, genel kurmay başkanı hangi cezayı alır idi? Bugün verilene göre nüans farkı ne olur idi? Öyle anlaşılıyor ki davalar bir çok nedenden dolayı Yargıtay’da bozulacak gibi duruyor. Nasıl olsa Yargıtay’da bozulacak bir süreci neden yaşıyoruz ya da bozulma gerçekleşse bile bazılarımızın vicdanında sanıklar zaten mahkum, neden? 1960 darbesi sonrasında Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan asıldı. 12 Mart muhtırası sonrası Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan Ve Hüseyin İnan asıldı. 12 Eylül darbesi sonrası, 17 yaşında bir çocuk, Erdal Eren asıldı. Bu darbelerin her birinde zindanlarda işkence görenlerin, haddi hesabı yok. Şimdi geriye dönük olarak baktığımızda; Menderes, Zorlu ve Polatkan için; “ama onlarda şöyle yaptılar” diyerek darbeyi ve idamları mazur gören bir kesim hala var. Deniz Gezmiş ve arkadaşları için sıkıyönetim hakimi Baki Tuğ yıllarca “ama onlarda bir kere olsun pişmanız demediler” diyerek verdiği cezaların arkasında durdu. 12 Eylül darbecileri ise bir sağdan bir soldan asmanın “adaleti ile” hala rahatlar. Kenan Evren pişman değilim diyor. Ama toplumun büyük çoğunluğu bu üç darbeyi gerek idamlar açısından, gerekse yarattığı sonuçlar açısından tasvip etmiyor ve bir daha darbeler yaşanmasın istiyor. Toplumu önemli bir kesimi yaş ortalaması 60, kilo ortalaması 80 civarında olan kimi bastonlu, kimi tonton şimdiki yaşlılar takımının darbe yapacağına inanmıyor. Yapamadılar da nitekim. Ama onların yapamamış olması, tarihimizde darbelerin ve acıların yaşanmadığı anlamına gelmiyor. Bir gün gelecek ve dur denilecekti. O gün geldi ve durması gerekenler sadece durdurulmadı, aynı zamanda mensubu oldukları kurumların geçmişte yaptıklarının kefaretini ödemek durumunda kaldılar. Hayatın rövanşı diye bir kavram var. Görevde olduğunuzda, siyasiler siz ne diyorsunuz diye gözünüzün içine bakacak. Emekli olunca anlamadığınız işlerin yapıldığı holdinglerde yönetim kurulu üyesi olacaksınız. Bunlar kamunun gözü önünde olanlar, oğullar ve kızlar için ne kolaylıklar sağlandığını bilemiyoruz. Böylesi bir yapılanmanın, kolayından; “harç bitti, yapı paydos” şeklinde son bulacağını mı sanıyorduk. Hayır, bu yapı yıkılacaktı ve maalesef her yıkımda olduğu gibi ortalıkta gürültü ve toz duman olacaktı. Tekrar edeyim, ben bu cezaların ağır olduğunu düşünüyorum. Yalnız tecavüzcülerden daha fazla ceza aldılar iddiasına da katılmıyorum. Darbeler sonrası kimin tecavüze uğradığı, uğrayanların dünyasında bir sır olarak kalıyor. Öyle bırakın mahkemeye taarruz etmeyi/gitmeyi, çağrısı bile yapılamazdı. İnanmayın yani siz, 80 yaşında olması ile canlı tanıklık iddiasındaki Meriç Velidedeoğlu’nun Silivri için “darbe döneminden daha ağır koşullar” iddiasına. Darbe koşullarını merak edenlere, Emine Özgenç’in “Eylül 12’den vurdu” kitabını tavsiye ederim. Verilen cezalarla ilgili çevremde gördüğüm ise tipik Türk Toplumu tepkisi. Yani mağdur görünenlerin yanında saf tutma hali. Davalar neden açılmıştı. Neden hüküm giydiler, başarılı olabilselerdi ne olacaktı? Kimsenin bunları düşündüğü yok. Varsa yoksa vah vah sesleri ve iktidara ver yansın. Ha, bu arada TSK’yı kim yıpratıyor, görevi dışına taşanlar mı? Yoksa mahkemeler mi?

Bu haber 3136 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
YOLLAR VE ÖNCELİKLER (11 Eylül 2017)22.Nisan.2019

ANKET

Sizce bu sitenin insanlara faydası var mı?






Tüm Anketler

ÖNEMLİ LİNKLER

GALERİ

KBB

www.bulenttopuz.com 2007 ..:: KBB Hastalıkları Bilgilendirme Portalı ::..
RSS Kaynağı | Editörlük Başvurusu