DENİZLİ TURİZMİNİN DÖNÜŞÜM ANAHTARI
Denizli Turizm Otelcileri Derneği (DENTUROD), Denizli Turizmi konusunda bir toplantı yapıyor. Toplantıda yapılan konuşmalara göz gezdiriyorum; çözüm kapısının anahtarını, Sayın Valim Abdülkadir Demir’in konuşmasında buluyorum. Anahtar; “hastaların sevk yoluyla Karahayıt’taki tesislere gelmelerini sağlamak”
Denizli’ye gelen iki milyon civarındaki turistin ortalama konaklama süresi 1.1 gün. Bu süreyi uzatmak gerektiği konusunda Denizli’nin yetkili, yetkisiz her vatandaşı koro halinde hemfikiriz. Yıllardır çeşitli çareler ve hatta devasa nitelikte yatırım balonları da söz konusu oldu. Bütün bu çabaların merkezinde termal su vardı. Termal suyun çekiciliği mevcut hali ile ancak hamamcılığa hitap ediyor. Romatizmal hastalıkların tedavisinde termal su sadece bir tamamlayıcıdır. Modern tıp ile kıyas edildiğinde tek başına alternatif tedavi olup olmadığı bile sorgulanır. Sözün özü termal su ile tedavi yönteminin fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri ile desteklenmesi gerekir. Fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri ilaç tedavilerinin yanı sıra, çeşitli elektrikli aletlerin kullanımını, kontrollü egzersizleri ve nihayet termal su banyolarını kapsar. Özellikle elektrikli aletlerin kullanımı bu konuda ihtisas yapmış uzman doktor varlığını gerektirir. Doktor bulundurması yeterli değildir, merkezin Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği alt yapı imkanlarına sahip olması gerekir. Bu cümleden olarak; ileride doktor çalıştırarak hasta kabul ederim diye düşünen her yatırımcıya, tedavi merkezi olarak planladıkları projeleri uygulamadan önce, Sağlık Bakanlığı’ndan olur almalarını tavsiye ederim.
Sevk ile hasta kabul etmekten kastedilen, verilen tedavi hizmetlerinin sosyal güvenlik kurumu SGK tarafından ödenmesi durumudur. Bugün ki uygulamada SGK özel veya kamu nerede bir sağlık hizmeti verilirse ödemektedir. Özel sektör SGK’dan alınan tedavi hizmetleri bedeli dışında, ilaveten vereceği “wellness” ve konaklama hizmetleri için kalitesine göre ilave kazanç sağlayabilir. Tedavi hizmeti bedellerinin devletçe ödeniyor olması, termal tedavi amaçlı yapılacak olan yatırımlara bir nevi teşvik/subvansiyon niteliğinde olacaktır. Gözden kaçırılmaması gereken husus ise, Türkiye’nin sağlık giderlerinin sürekli arttığı gerçeğidir. Bu nedenle SGK sürekli olarak tedavi hizmetleri için ödenen bedellerde indirime gitmektedir. Bunun anlamı bir süre sonra fizik tedavi hizmetleri için ödenen bedellerin düşeceği ve sübvansiyon niteliğinin ortadan kalkacağıdır. Bu bakımdan yatırımcılar elini çabuk tutmalı ve o günler gelmeden işleyen bir sistem kurmuş olmalıdırlar.
Diyelim ki; Sağlık Bakanlığı’nın uygun gördüğü bir altyapı olanağınız var. Bu durumda bir Fiziksel Tıp ve Rehabiltasyon uzmanı istihdam etmeniz gerekir. Bu istihdamın işletmeciye bir maliyeti olacaktır. İlk yatırım, tanıtım, istihdam maliyeti derken geri dönüşüm yıllara sarkabilir. Bu nedenle işletmecilerin bilmedikleri bir konuda ilave yatırım yapacak cesaretleri yok. Bu durumda alternatif bir yol kamu ile işbirliğine gidilmesi olabilir. İşbirliği her iki tarafa imkan sunan, orta vadeli bir uygulamadır. Kamu verdiği hekimlik hizmetleri karşılığını alarak kazanırken, özel sektör konaklama ve “wellness” hizmetleri başta olmak üzere kamuya göre yarattığı fark üzerinden kazanır. Bir süre sonra fizibil bulunan böylesi bir iş için, özel sektör kendi çalışanını istihdam etme konusunda daha cesur davranır.
Bu ilde kamu özel işbirliğinin güzel bir örneği vardı. Bu işbirliğinden kamu ve çalışanları, yatırımcı ve çalışanları, en önemlisi de hasta ve yakınları memnun idi. Bu işbirliği sonlanmış durumda. Neden sonlandığını sorduğunuzda sözleşme süresinin bittiği cevabını alıyorsunuz. Kamuda temizlik, mutfak ve bilgisayar operatörlüğü gibi birçok hizmet taşeronlar vasıtası ile yürütülmektedir. Taşeronlara iş ihale yöntemi ile ve belirli bir süre için verilir. İhalelerin sonuçlanması, işin büyüklüğüne ve muhtemel itirazların sonuçlanmasına göre bir ila altı ay sürer. İdareciler bu durumu bildikleri için, ihaleler mevcut sözleşmeler bitmeden çok önce yapılır. Böylece hizmet kesintisiz devam eder. Biz şimdi sevk yolu ile hasta kabul edecek bir mekanizma kurmak istiyoruz, ama var olanı sürdürebilme konusunda başarılı değiliz.
Buradan yatırımcılar bir tavsiyem daha olsun. Kamu kurumları ile işbirliği yaparken, değişen idarecilerle şartların da değişebileceğini hesaba katsınlar. Kimse “kurumsallık” denilen cilalı kelimeye aldanmasın.
Bu haber 3831 defa okunmuştur.