Seval Uysal aradı. Denizli Lisesi mezunu olduğumu düşündüğü için, lisenin Denizli Büyük Şehir Belediyesi’ne ye devri ile ilgili olarak ne düşündüğümü soracakmış. Ben İzmir Buca Lisesi mezunuyum deyince, görüşme sohbete dönüştü. O da, ben de lise hakkında görüş bildirme önceliğinin mezunlarda olduğunu düşünüyoruz. Tabii ki, önceliğin onlarda olması diğerleri sussun anlamına gelmez. Bu vesile ile kendi görüşlerimi paylaşmak isterim
Ben, lise veya herhangi bir bina ile ilgili özel fikir beyan etmem. Fikirlerim geneldir, binadan binaya değişmez. Nedir o denecek olur ise;
Belirli bir dönemi temsil eden, içinde yaşanmışlıklar olan binaların bu örneğimizde lise olsun, sonradan başka amaçlarla kullanılmalarına karşı değilim. Örneğin bir eğitim müzesi veya bilim müzesi yapılması gibi. Hatta zaman zaman ziyaret edilmesine imkan tanıyan bu tür kullanımlar, bir mezunun torununu alıp okuduğu sınıfı, oynadığı bahçeyi paylaşması için bir vesile bile oluşturabilir. Şimdi, müze olur ama başka şey olmaz gibi bir sınırlamayı da doğru bulmuyorum. Ama mimari özellikleri her türlü kullanım amacına uygun olmayabilir. Örneğin klimatizasyon, asansör ihtiyacı vb bakımlardan ayrıntılı değerlendirmek gerekir. Benim Denizli’deki kamu binaları için gözlemim, mimari yapı ile fonksiyonel kullanım arasında bir uyumsuzluk olduğu yönünde.
Benim kabul etmediğim bu binaların yıkılması. Yani asıl olan yaşatmak olmalıdır. İhtiyaca göre kullanım amacını değiştirmek yaşatmanın bir yolu ve yöntemi ise buna itirazım olmaz. Bu durumda, Kız Melek Lisesi yıkılmasa iyi oldurdu, Melek Lisesi’nin Taş Atölyeleri yıkılmasa iyi oldur derim. Bu binaların mimari özellikleri olup olmadığından ziyade, birer hikayelerinin olması ile ilgiliyim. O hikayeler bizi geçmişe bağlar, o hikayeler iç ve dış turizm pazarlamasında kullanılabilir.
Denizli Lisesi Mezunları’nın verdiği demeçleri okuyorum. Kendi adıma onları anlayabiliyorum. Benim mezun olduğum okul İzmir Buca Lisesi. Şimdi yerinde Buca Anadolu Lisesi ve Buca Fen Lisesi var, ama benim mezun olduğum isimde bir okul artık yok. Her yıl haziranın son haftası yatılı öğrenciler olarak bir gece pansiyonda kalıyoruz. İçimizde yukarıda saydığım okul isimlerinin arasında Buca Lisesi tabelasını göremediği için burkulanlar var.
Şimdi ben bu yazı ile kimseye yaranamadığımın farkındayım. Ne demişti bu toprakların düşünürü Hz Mevlana; “Bir yerde herkes aynı şeyi düşünüyor ise, demek ki hiç kimse düşünmüyor demektir.”