Başbakan 6 Ekim 2012 günü yaptığı açıklamada dershaneler kapanacak dedi. Bunun üzerine 17 Eylül’de “Birileri Başbakanı Dershaneler Konusunda Yanlış Yönlendiriyor gibi” başlıklı bir yazı yazdım. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer 13 Kasım’da kesinlikle kapanacak, başbakanın gösterdiği tarih bizim için hedeftir dedi ve hatta biraz daha ileri giderek, hukuki altyapının yılbaşında tamamlanacağını söyledi. Sayın Bakan geçen hafta verdiği demeçte ise ihtiyaç ortadan kalkmadan dershanelerin kalkmayacağını belirtiyor. İlk demeçten bu tarafa geçen üç aylık süre içinde dershanelere olan ihtiyacın nasıl ortadan kaldırılacağına dair bir öneri duymadık. O gün ki yazımı benim bir önerim var, bir daha ki yazıda demiştim, ancak hızla değişen gündem konuyu geriye atmıştı, bu son açıklama benim için bir fırsat oldu;
Düşüncemi Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği üzerinden örnekleyeyim. Diyelim ki bu yıl bu bölüme 100 öğrenci alınmış olsun. Yine üniversite sınavlarında bu bölüme 100 öğrenci alınacak ve bu öğrenciler burslu statüsünde olacak. Bu öğrencilerin dışında, üniversite giriş sınavında tercih barajını aşan ve bu bölümü isteyen herkes birinci sınıfına kayıt yaptırabilecek. Ancak bu öğrenciler aldıkları ders başına bin TL ödeyecekler. Fizik, kimya, matematik dersleri için toplam üç bin TL eder. Diyelim ki bin öğrenci kayıt yaptırdı. Bu durumda bölümün geliri üç milyon TL olacak. Bu para bölümün ihtiyaçları, öğretim üyesine ders ücreti ve amfi vb eğitim altyapısı için kullanılan bir kaynak olacak. Dersler için Esnaf Odası, Ticaret Odası, EGS kongre merkezi, Halk Eğitim Merkezi gibi Denizli’nin amfisi buluna tüm olanakları kullanıma sunulacak.
Öğrencilerin değerlendirilmesi klasik usulde yapılan sınavla olacak. Ancak ilgisiz öğrencileri elemek üzere test usulü eleme sınavı yapılabilecek. Bu sınavda öğrencilerin en az üçte biri, en fazla yarısı elenecek. Bu sınav birinci dönem sonunda yapılır ve kalanlar yeni yıl için durum değerlendirmesi yaparlar. İkinci dönem sonunda yapılan klasik sınav ile ikinci sınıfa burslu olanlar da dahil öğrencilerin en fazla üçte biri, en az burslu kontenjanının iki katı geçecek. Burslu öğrenciler burslu kontenjanı olan 100’nin iki katı olan 200 öğrenci arasına girdikleri sürece bursları devam edecek. Aksi takdirde en azından kaldıkları dersi paralı almak durumunda kalacaklar. Bir üst sınıfa geçemeyenler için sınıf tekrarı yolu açık olacak. Ya da öğrenci durumuna bakıp hedef küçültecek. Örneğin aldığı notlarla başka bir mühendislik bölümüne veya iki yıllık makine teknikerliği bölümüne geçiş yapabilecek. Ya da başka bir üniversitenin aynı derslerle başlayan makine veya bir başka mühendislik bölümüne veya yüksekokuluna başvurabilecek. İkinci sınıf meslek derslerine giriş yılı olacak.
Öğrencilerin 100 tanesinin ÖSYM den gediğini ve burslu olduğunu kabul etmiştik. Üçüncü sınıfa burslu olanlarda dahil 150-200 öğrenci kabul edilecek ve bu sınıftan itibaren uygulama ve laboratuar ağırlıklı bir eğitim başlayacak. Üçüncü sınıfa geçemeyenler ya otomatik makine teknikerliği/teknisyenliği diploması alacaklar, ya da bir dönem/yıl daha okuyarak bu diplomayı alabilecekler.
Verdiğimiz örneği esas alırsak; bu sistemde öğrenci biyoloji öğrenmek durumunda kalmayacak. Sistem öğrencileri dershaneler sokağından çıkarıp üniversite ortamına sokacak. Başarılı öğrenciler için yıl kaybı olmayacak. Ders ve eğitim için harcanan para, doğrudan öğrencilerin eğitimine yansıyacak ve üniversitelerin gelişimi için kullanılacaktır.
Özellikle ilk barajı aşmak isteyenler için dershanelere ihtiyaç duyulabilir, ancak bu ihtiyaç şimdiki ihtiyacın çok gerisinde olacaktır. Klasik sınav subjektif değerlendirmelerin önünü açabilir. Ancak bu ülke problem çözme yeteneği kazanmak için çalışan öğrencilerle ne zaman tanışacak, bu iş hep bu şekilde mi gidecek? diye sorarım.
Zamanla bölümlere kayıt yaptıran öğrenci sayısı düşecektir. Üniversiteye başlamanın değil, bitirmenin önemli olduğu anlaşılacaktır. Bu durumda parasını boşa harcamak istemeyenler, kapasitelerine uygun bölümlere kayıt yaptıracaklardır. Böylece zamanla dershanelere olan ihtiyaç azalacak ve kalkacaktır.
PAÜ, bu uygulama için pilot üniversite olabilir. Üniversitelerin zamanı, mekanı ve imkanı aşan projeleri/duruşları olması gerekmez mi? Neden rektör olmak istediğimi anlatamadım ki…
Bu haber 3944 defa okunmuştur.