Prof.Dr.Bülent TOPUZ

ANASAYFA ARAMA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM FORMU

ARAMA


Gelişmiş Arama

YENİ EKLENENLER

İSTATİSTİKLER

13 kategori altında, toplam 400 konu bulunmaktadır. Bu konular toplam 4075994 defa okunmuş, 1145 rahatsızlık şikayeti veya yorum yazılmıştır.

Protokol Konuşmaları (25.Haziran.2012)

Prof.Dr.Bülent TOPUZ

24.Haziran.2012, 15:09

Prof.Dr.Bülent TOPUZ

PROTOKOL KONUŞMALARI
“Hemen herkes protokol konuşmalarından hazzetmiyor. Konuşmacılar hazırlıksız, yayvan olmalarının yanı sıra ve kalabalık da olmaları nedeniyle normal programı aksatıyorlar. Öfleyip püflüyoruz ama yine de gelenlerin sayısı ve makamları ile böbürleniyoruz… Protokol devletin varlığını gösteren bir ritüel… Ulusal, resmî bayramlar, mahallî kurtuluş günleri, Atatürk günleri ve tarihî günlerde yapılacak tören ve kutlamalarla ilgili yönetmelik(ler)le hemen her ayrıntısı belirlenmiş programlar hariç, resmî zevatın katıldığı törenlerdeki protokol konuşmaları âdetten. Kısacası, protokol konuşmalarına dair yazılı bir kural, amir bir hüküm yok… Bu tip törenlerde, illâ yapılacaksa, oraya gelen en yetkili kimsenin konuşma yapmasıyla protokol konuşmaları faslı bitebilir; diğerlerine ayrıca söz verilmeyebilinir. Tören başlangıcındaki hitap da, protokolden ilk sırada kim varsa sadece onunla başlanabilir; geride kalanlar tek tek zikredilmeyebilinir. Bu durumda, mesela bir ilde valinin katıldığı bir törene "Sayın valim, hanımefendi ve beyefendiler" denilmesi yeterli olabilir. Yani, istersek protokol konuşmaları en üst düzeydeki kişinin bir tek konuşmasıyla bitebilir. Yukarıda bir yerde geçirdiğim, millet olarak şatafatı sevdiğimizi söylediğim cümleye geri dönersem, umutlanmamam mı gerekir acaba?”
 
Yukarıdaki sözler sevgili arkadaşım PAÜ Öğretim Üyesi Süleyman İnan’ın bir ulusal gazetede çıkan yazısından çıkardığım özet. Biraz açmam ya da tercüme etmem gerekirse; sabah saat 10 00 olarak planladığınız bir toplantı protokol gelecek diye geç başlıyor. Protokol konuşmaları uzuyor. Açılış oturumları genelde herkesin anlayabileceği popüler konulardır. Ancak ne yazık ki, protokol, konuşmaları biter bitmez başka bir toplantıya yetişebilmek için ayrılıyor, onlarla birlikte salonda belirgin bir boşalma oluyor ve konu güme gidiyor.
 
Bu satırların yazarı da dahil hemen hepimiz protokol konuşmalarının bazen uzun, konuşmacıların bazen kalabalık olmasından rahatsız. Dikkat ederseniz bütün protokol konuşmalarından demedim, bazen dedim. Bizim oralarda bir laf vardır; “harman yelle, düğün elle” diye. Buradaki “el” yabancıyı tarif eder. Düğünlerimiz yakın ve uzak tanıdık, ne kadar kalabalık olursa o kadar memnun oluruz. Toplantı yapanlar bilir. Bir toplantının katılımcısı ne kadar kalabalık olursa toplantı sahibi de o kadar memnun olur. Şehrin etkin ve yetkin kimselerin katılımı toplantıya ve düzenleyen kişi/kuruma verilen önemin bir göstergesidir. Burada toplantının içeriğine verilen önemin göstergesidir demeyi çok isterdim. Şehrin etkin ve yetkin kişilerinin onca işinin ve davetlerin arasında sizi tercih etmiş olması bir iltifattır. İltifatı şahsınıza alır ve bununla yetinirseniz, takip eden işlerinizde ona göre olur. İltifatı toplantının içeriğine ve temsil ettiğiniz kuruma yönelik olarak algılarsanız bu iltifata layık olabilmek adına sorumluluğunuz artıyor demektir. Ben bu vesile ile son bir ay içinde PASVAK anneler günümüze ve sünnet düğünümüze katılan protokole bir kere daha teşekkür ederim.
 
Süleyman İnan Hoca’nın da belirttiği gibi asıl sorunumuz akademik toplantılarda. Şu bir gerçek ki etkin ve yetkin bile olsalar protokol üyelerinin her konuda açılış konuşması yapacak kadar bilgili olmalarını bekleyemeyiz. Bu durumda hazırlanıp gelmek gerekiyor, yoksa konuşma yavan kaçabilir. Örneğin PAÜ’nün mezuniyet töreninde Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a danışmanları kısa bir konuşma hazırlamışlar. İçeriğin bir üniversitenin mezuniyet törenine uygun olmasına da dikkat etmişler. Diğer taraftan kendinize ait olmayan fikirleri ifade etmek zordur. Bakanımız da kendine has konuşmasından sonra, danışman görüşünü espri ile karışık salona okuyuverdi.
 
Benim bu konuda iddialı ve orijinal bulduğum bir görüşüm var. Akademik toplantıların başında protokol konuşması yapılmamalıdır. Akademik toplantının içeriğini anlatan bir açılış konuşmasının ardından popülarize (herkesin anlayabileceği) bir akademik konu anlatılabilir. Konuşma sonrası adet olduğu üzere plaket törenine geçilir. Protokol, plaket takdim ederken isterse kısa bir konuşma yapabilir. Böylece içerik ve bilgiden haberdar olarak konuşur. Bu yöntemi uygulamış biri olarak konuşmacıların da konu içinde kaldıklarına ve daha dikkatli dinlenildiklerine şahit olduğumu söyleyebilirim.
 
Katılımcıların sayın ekleri ile sayılmasına gelince. Açılış konuşmasını yapan sunucu, protokolü makamları ve isimleri ile zikretmelidir ki, toplantının katılımcıları kimlerin geldiğinden haberdar olsunlar. Ancak diğer konuşmacıların bu tekrarı yapmaları gereksiz oluyor. Süleyman Hoca’nın dediği gibi Sayın Valim, Sayın Hazurun ve değerli katılımcılar denilerek, yani tekrardan kaçınarak kısa kesilebilir…

Bu haber 11349 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
YOLLAR VE ÖNCELİKLER (11 Eylül 2017)22.Nisan.2019

ANKET

Sizce bu sitenin insanlara faydası var mı?






Tüm Anketler

ÖNEMLİ LİNKLER

GALERİ

KBB

www.bulenttopuz.com 2007 ..:: KBB Hastalıkları Bilgilendirme Portalı ::..
RSS Kaynağı | Editörlük Başvurusu