Çocukluğum Tarkan, Battalgazi, Karamurat filmleri seyrederek geçti. Duygusal bir milliyetçi olmamda bu filmlerin etkisi var mıdır bilemiyorum. Milliyetçilik benim ilk kimliğim oldu diyebilirim. Bunda kuşkusuz okul kitaplarımızdaki Kurtuluş Savaşı kahramanlık hikayelerinin de etkisi olmuştur. Bir Müslüman olduğumu ve bunun Türklüğün üstünde bir kimlik olduğunu daha sonra öğrendim. Ergenlik yıllarım sosyalist, yani eşitlikçi bir dünyanın kurulabileceği üzerine teorik öğretiler işersinde geçti. Nehire salınmış, suyun üstünde durmayı beceriyor, ama akıntının yavaşladığı yerde kıyıya çıkıp bir daha suya dönmemeyi düşünürken gelen 12 Eylül ihtilalinin bir darbe olduğunun sonradan farkında vardık. Kapitalizm beni ne zaman kuşattı hatırlamıyorum. Son kertede inançlarıma dayanan bir muhafazakarlığım var. Ama savrulduğumu düşünebileceğiniz bu hayat çizgimde ödün vermediğimi düşündüğüm bir demokratlığım vardır. Bu insan ilişkilerime ve aile yaşantıma doğrudan yansır.
Ben Çarşamba akşamlarını boş tutar televizyonda Diriliş Ertuğrul dizisini seyrederim. Severek içlenerek. Yola duygusal bir milliyetçi olarak çıkan birinin dönüp dolaşıp başladığı yere dönmesi hayatın olağan akışımıdır acaba? Bu dizi rayting sonuçlarına göre en fazla izlenen televizyon programı. Bir TRT programının bunu başarması ilginç. Kahramanlık destanları ile büyüyen bizim yaş grubundan epey izleyicisi var galiba. Benim merak ettiğim, gençler bu diziyi seyrediyor mudur? Gerçek bir tarihin içine olağanüstü şahsiyetlerin ve olayların yedirildiği bu kurgu onlara itici geliyor mudur? Eğer öyle ise kötü. Çünkü bu nesil birer fantastik kurgu olan Zeyna, Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi seyrederken pek mutlu.
Bu düşüncelerle gittim, Diriliş Ertuğrul dizisinin oyuncularının katılacağı söyleşinin yapılacağı PAÜ Kongre Kültür Merkezine. Bir de ne göreyim bırakın salonu dışarıda oturacak, dikilecek yer yok. Gençlerin ilgisi şaşırtıcı idi, çok duygulandım. Bu Süperman, Batman, vb hayranı olarak yetiştiğini düşündüğümüz nesil, meğerse önlerine bir şey koyamadığımız için bu karakterlere yönelirmiş.
Mitler, toplumların duygusal çimentosu vazifesini görüyor. Cesur yürek filminden sonra İskoç diye bir millet olduğunun farkına vardık. Aynı şeyi Kürtlerin Kawa Destanı ile yapmaya çalıştığına şahidiz. Mutlaka bir akıl verenleri vardır.
Bir Fransız atasözü mitler gerçeklerin koruyan örtülerdir demiş. Demiş ama kendilerine ait bir mitleri yok. Onlar da oturmuşlar ihtiyaca bianen bir mit yaratmışlar. Güya Roma tüm Galya’yı almış bir asterix’in köyünü alamamış.
Mitoloji gerçek hikayelerin öğrenilmesi ve hatırlanması için hafızada bir istif sistemi, bir raf modeli, bir iskelet oluşturuyor. Gerçekler bu sistemin üzerine yerleşiyor. Neslimizde tarih merakı ve şuuru oluşturmanın yolu buradan geçiyor. TRT Genel Müdürü Hemşerimiz Şenol Göka’nın şahsında tüm dizi ekibini tebrik eder, teşekkür ederiz.
Bu haber 2778 defa okunmuştur.