Dr Ersin’in ölüm yıldönümünde, elim olayı telin etmek ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddete dikkat çekmek için Tıp Fakültesi Hastanesi’nin önünde toplanıyoruz. Önceden planlandığı şekilde konuşmalar yapılıyor. Olay bir kere daha kısaca hatırlatılıyor. Dr Ersin’i öldüren gencin gerekçesi, “dedesinin ölümünü yetkili mercilere bildirmemesi” isteğinin kabul edilmemesi. Bildirilir ise dedesine verilen yaşlılık maaşı kesilecek. Tabii ki böylesi bir beklentiyi karşılamak mümkün değil. Gerek hastanın tedavisi konusunda, gerekse yasaları yerine getirme konusunda gereğini yapan Dr Ersin para musluğu kesilen genç tarafından cezalandırılıyor. Bu olay üzerine çeşitli yorumlar yapılabilir. Sağlık çalışanına yönelik artan şiddet ile ilgili olarak; neden arttı, nasıl önlenebilir tartışmaları yapılıyor, yapılabilir. Saldırgan gencin psikopat olup olmadığı tartışılabilir. Ancak o gün o toplantıda dillendiren “sadaka kültürünün bu olayın sebebi olduğu” gibi bir sonuca varmak fazlası ile zorlama oluyor.
Sadaka bu toprakların mayasında var ve bir kültür unsuru olarak kabul görmesi söz konusu. Yoksa yeni keşfedilmiş, yoktan var edilmiş bir olgu değil. Yüzyıllarca bu topraklarda sosyoekonomik dayanışmanın bir parçası olarak kullanılmış. İmkanı olanlar, sahip olduklarında imkanı olmayanların da hakkı olduğunu düşünmüş ve onları gözetmeye çalışmış. Bugün için yapılan, en fazlasından bunun kurumsallaştırılmaya çalışılması. Bu hali ile bile orijinal değil. Geçmişte atalarımız bu işi vakıflar vasıtası ile kurumsallaştırmaya çalışmış zaten.
Tabii ki de nihai hedefimiz sadaka verecek tek bir fert bile kalmaması olmalı. Bunu sağlamanın yolu herkese istihdam sağlamaktan geçiyor. Ama ne yazık ki dünyanın en müreffeh ülkeleri de içinde olmak üzere, herkese iş sağlayabilmiş bir toplum yok. Babam bir gurbetçi olduğundan yakından bilirim. Kırk yıl öncesinden başlamıştır; Almanya’da işsiz kalanlara işsizlik maaşı verilir. Bir sene kadar devam eden bu süreç sonunda hala işsiz iseniz, bu defa sosyal yardım devreye girer. Sosyal yardımın miktarı işsizlik maaşının altındadır. Bu yardım aç kalmanızı, bu gerekçe ile hırsızlık yapmanızı, yol kesmenizi engeller.
Nüfus, istihdam ihtiyacının altında olsa bile işsiz insanlar olabiliyor. Kişi öyle hünersiz, öyle kabiliyetsiz ki maaş bağlayıp işten uzak tutsan daha karlı çıkabilirsin. Örneğin şarapçı diye tabir edilen bir kesim var ki, başlıca uğraş alanları elektrik kablosu söküp, dışındaki plastik kaplamayı yakıp, içindeki bakır teli satarak, şarap parasını çıkarmak. Bakır parasını doğrudan ceplerine koysak çok daha az maliyeti olur.
PASVAK 2001 yılında kuruldu. İhtiyaç sahibi ailelerin tespiti ile ilgili ilk ev ziyaretlerini 2004 yılında yaptık. En büyük sıkıntı engelli ve bakıma muhtaç bireylerdi. Mesele sadece bir kap yemek olsa idi, o kadarını komşular da sağlıyordu. Bırakın bir tekerlekli sandalyeyi, ailelerin en büyük arzuları altbezi parasını karşılayabilmekti. Engelliler ise, 24 saat içinde yaşadıkları odadan dünyaya açılabilmek için, bir bilgisayar özlemi içinde idiler. O günden bu güne, ihtiyaçları ve yalan beyanları yerinde tespit için yapılan ev ziyaretlerine bazen katılıyorum. Bu ziyaretlerin sonuncusunu geçen Perşembe yaptık. Beş ev ziyaretinin tamamı engellilerin bulunduğu evlere planlanmıştı. Bu manada on yıla yakın bir aradan sonra ilk ziyaret oluyor. On yılda bir ülkenin sosyal devlet olma bakımından nereden nereye geldiğini görebilmek için benim yaşadıklarıma şahit olmak lazım. Her engellinin bir akülü arabası, önlerinde bilgisayar, en önemlisi de etraflarındaki aile efradının gülen yüzleri. Bir ihtiyacınız var mı? sorumuza teşekkür ederek yok deyişleri. Çünkü sosyal devlet anlayışı engelli bireye bakan aile ferdine maaş bağlamış. Bunu isteyen sadaka olarak değerlendirir, isteyen yaşlı/engelli bireye bakım ücreti olarak.
Konu, Dr Ersin’in görevi başında ve görevi nedeniyle öldürülmesi idi. Bu elim olaya başka anlamlar yüklenmesine itiraz ederken nerelere geldim. Sağlık çalışanlara yönelik şiddeti kınıyor ve uyarıyorum. Bu süreç hasta aleyhine sonuçlanır. Hekimin kendi can güvenliğini düşünerek vereceği hizmet sıradanlaşır, yüzeyelleşir. Hem hekim, hem hasta adına şiddet ortamını ortadan kaldıracak tedbirleri almak da sosyal devletin bir sorumluluğu ve görevidir.
Bu haber 4062 defa okunmuştur.