Benim çocukluğumda doğum günü kutlamak diye bir şey yoktu. İlk doğum günümü ne zaman kutladığımı/kutlandığını hatırlamıyorum. Herhalde üniversite yılları olmalı. Hani şu kızlı erkekli bir arada olmak için, hiç anlamadığımız ve hatta hoşlanmadığımız klasik müzik konserlerini bile bahane ettiğimiz yıllar. Bu manada önemliydi doğum günleri. Şimdiki gençler nasıldır bilemiyorum, ama bizim gençliğimizde birisine çıkma teklif edebilmek için sürecin olgunlaşmasını beklerdik. Doğum günleri özel mesaj vermek için birer fırsattı aynı zamanda. Herkese doğum günü hediyesi alınırdı da, açılmak için fırsat kolladığın birisi var ise, onun hediyesi özel olurdu. Ya değeri ile, ya içeriği ile bir mesaj taşırdı.
Biz erkekler böyleyiz işte; evlendiğimiz günden itibaren doğum günü ritüelleri anlamını yitirir. Karşı cins için hiçbir zaman öyle olmadığını ve olmayacağını öğrenmek için ise birkaç yıl gerekir. Genç evlilere ve evlenecek olanlara tavsiyem olsun, bir doğum gününü, bir de evlilik yıldönümlerini unutmasınlar. Sevgililer günü, anneler günü gibi genel olanları medya ve alışveriş merkezleri size hatırlatır zaten. Kendi doğum gününüze gelince, öyle bir şey yokmuş gibi davranmanız işe yaramaz. Onu hatırlayan ve hatırlatan birileri mutlaka olur.
Doğum günlerinin önemli olmadığı üzerine bir hayat kurmuşsanız, ne kimsenin doğum gününü hatırlarsınız ne de hatırlanmayı beklersiniz değil mi? Ama şu “facebook” çıktı işler değişti. Hatırlatıyor kimin doğum günü ve ne zaman. Ama bu durum, hayat felsefenizde bir değişiklik yapmak için bir sebep olamaz diye düşünebilirsiniz. Derken doğum gününüz bir kere daha gelir çatar. Bu sefer öncekilerden farklı olarak “facebook” ortamında tüm eski ve yeni arkadaşlara faş edilmiştir doğduğunuz tarih. O kadar çok doğum gününüzü kutlayan olur ki, her biri şaşkınlığınızı ve mahçupluğunuzu artırır.
Bu ne biçim bir duygudur. Hem doğum gününü önemsemeyeceksin, hem de doğum gününün kutlanmasından haz duyacaksın. Bu duruş artık sürdürülebilir değildir. Böyle giderse bencilliğe girer, dikkatli olmak lazım.
Descartes, “Düşünüyorum öyleyse varım” demiş ya; bu söz çoktan anlamını yitirdi. Başkalarının farkında olduğu/değer verdiği kadar varsın. Varlığını hissettirmenin yolu da başkalarının varlığını görmekten ve gördüğünü göstermekten geçiyor. Ne güzel sözdür o; “iyi ki varsın, iyi ki doğdun”. Sonuç olarak doğum günleri; “varlığın farkında olan ve bu varlığa değer verenler için, duygularını ifade etmenin bir fırsatı oluyor”. Size ve kendime tavsiyem olsun; bu fırsatları kaçırmayalım.