Prof.Dr.Bülent TOPUZ

ARAMA

EN ÇOK OKUNANLAR

YENİ EKLENENLER

İSTATİSTİKLER

13 kategori altında, toplam 400 konu bulunmaktadır. Bu konular toplam 3925120 defa okunmuş, 1144 rahatsızlık şikayeti veya yorum yazılmıştır.

18 Punto 16 Punto 14 Punto 12 Punto Anasayfa » Prof.Dr.Bülent TOPUZ

EĞİTİMDE KENDİMİZE ÖZGÜ BİLE DEĞİLİZ (23 Kasım 2015)

07.Şubat.2016, 18:03

Prof.Dr.Bülent TOPUZ

Üniversitenin içinde olmayı seviyorum. Üniversitenin içinde olmak demek sürekli öğrenmek yani öğrenci olmak demek. Hafta geçmiyor ki Pamukkale üniversitesinde güncel veya tarihi önemi olan bir konu ele alınmasın. Son birkaçına bakar mısınız? Traventen, deprem ve eğitim. Finlandiya eğitim konusunda oldukça iyi bir ülke. Eğitim fakültesi bu durumu göz önünde bulundurarak Finlandiya’dan bir akademisyeni çağırmış. Konuktan öğrendik ki Pisa araştırması sonuçlarına göre Finlandiya’da gerileme varmış, onun derdine düşmüşler. Gerileme dediysek yine de OECD ülkeleri ararsında ilk üçün içindeler. Anlattıklarına göre; Finlandiya’da öğretmen adayları lise eğitimi sonrası sıkı bir elemeden geçiyor. Bu eleme değerlendirmesinin ders anlatma denemesi bile var. Okullar arası altyapı, donanım ve insan kaynağı bakımından fark yok ve her çocuk mahallesindeki okula gidiyor. Yani bizde olduğu gibi başarılı öğrencileri bir araya toplayan, okullar arası başarı farklılıklarını bu sıralamaya indirgeyen bir anlayış yok. Finlandiya’da öğretmenlik saygın bir meslek. Öğretmen olabilmek için lisans yetmiyor, ayrıca yüksek lisans eğitimi gerekiyor. Öyle bilgi yükleme amaçlı değil tamamiyle pedagojik formasyon amaçlı bir yüksek lisans. Bizim bırakın eğitim fakültesi mezunlarını, diğer fakültelerin mezunlarını birkaç aylık kurslar ile formatladığımızı zannettiğimiz göz önüne alınırsa aradaki farkı anlayın artık. Ve hatta formasyon eğitimi almayanlardan öğretmen ataması yapıldığını. Öğretmenlerine çok güveniyorlar ve müfettiş uygulaması yok. Mezuniyet sonrası sınav uygulaması da yok. Ulusal müfredatın kılavuzluğunda kendi müfredatını geliştirebilmekte, kitaplarını özgürce seçebilmekte. Bu bilgi üzerine salondan güzel bir soru geldi. O halde öğretmenlerin farklı siyasi, kültürel ve sosyal görüşlerini öğrencilere yansıtmalarını nasıl engelliyorsunuz. Konuk bu soruyu güzel buldu, ancak tatmin edici bir cevap veremedi. Veremedi, çünkü sizce Finlandiya’nın böylesi bir sorunu olabilir mi? Bu arada bizde her dört öğretmene bir idareci düştüğünü de bir not olarak düşelim. Zannederim Finlandiya’da eğitim amaçlı yapılan değerlendirme toplantılarında alınan tavsiye niteliğindeki kararlar öğretmenlere iletildikten sonra aynen uygulanıyordur. Çünkü kararları alanlar ile uygulama yapacak olanlar sosyal, kültürel, dini ve etnik bakımdan aynı kişiler. Görme, dinleme, anlama, öğrenme, düşünme ve analiz sentez bakımından aynı kafa yapısına sahip olan insanlardan aykırı çıktılar beklenmez. Ne demek istediğimi anlatabilmek için Amerikan toplumuna geçelim. Amerika kozmopolit bir ülke. Bu ülkede eğitim öğretim ile ilgili bir toplantı yapılıyor ve öğretmenlere tavsiye olarak iletiliyorsa uygulanma ihtimali nedir sizce. Bir Hispanik, bir Siyah ve bir Anglosakson için bu karar aynı anlamı taşır ve aynı çıktıyı verir mi? İşte bu nedenledir ki, Amerikalı sınav sistemi koymuş. Sürekli elek kullanıyor. Bakıyor; ne istediğini kimler, ne kadar anlamış diye. Gelelim bize; yıllardır eğitim öğretim yöntemi ile tek tip bir yurttaş yaratmaya çalışıyoruz. Sizce bu mümkün mü? Nihayetinde, Amerikan toplumuna benzediğimiz için olsa gerek, bizde de sınav ve eleme sistemi var. Ancak bizim sorunumuz bir taraftan çoktan seçmeli soruya göre yetişen ve problem çözemeyen bir nesil yetiştirmemiz, diğer taraftan sorulara sahip çıkamayarak eleme işlemini bile doğru dürüst yapamıyor olmamız. Anlayacağınız biz ne Finlandiya’yız, ne de Amerika; biz kendimize özgü bile değiliz. Bir şeyler yapmak lazım hem de acilen…

Bu haber 2468 defa okunmuştur.