Prof Dr Hasan Kazdağlı’yı dinliyoruz. Bize dördüncü sanayi devrimini anlatıyor. Anlıyoruz ki dördüncü sanayi devriminin eşiğindeyiz. Türkiye olarak eşikte olduğumuzun farkındayız, bakalım bu farkındalık gereğini yapabilme konusunda bize ne katkısı sağlayacak.
Birinci sanayi devrimi onsekizinci yüzyılın ikinci yarısında buharlı makinanın icadı ile başladı. Bu devrimi kaçırdık. O zamanlar Osmanlı tarafından idare edildiğimiz için bu kaçırma konusunda Osmanlıyı suçlayarak kendimizi rahata erdirdik.
İkinci sanayi devrimi elektrik enerjisin kullanımı ve üretimde band sistemine geçilmesi ile birlikte seri üretimin mümkün olması. Bu aşamayı birincinin devamı gibi görebiliriz.
Üçüncü sanayi devrimi 1970 li yıllarda otomasyon ile başladı. Biz onu da kaçırdık. Gerçi bu defa Osmanlı yoktu, Cumhuriyet kurulalı elli yıl olmuştu ama nedense kimse cumhuriyeti suçlamadı. Suçlansaydı söyle bir cevap bizi şaşırtmazdı sanırım; “bizde sanayi mi vardı ki otomatize edelim”.
Şimdi de dünya dördüncü sanayi devrimi sürecinde. Bu devrimin temeli dijitalleşme. Bilgisayar yazılımları yani. İşte bunun için insan kaynağımız yeterli. İyi de ortada üzerinde yazılım yüklenecek makine yok ki. teknoloji eseri makinaların neredeyse tamamı ithal. Onları zaten yazılımları ile birlikte alıyoruz.
Bana göre, bu sanayi devrimlerinin birini kaçırıp diğerini yakalamak diye bir kavram yok. Endüstriyel imalatınız ya vardır ya da yoktur. Var ise bu ürünü geliştirmek, üzerine yazılım eklemek, otomatize etmek, otomatlar arasında entegrasyon yapmak gibi çabalarınız olur. Ürün yok ise patinaj var.
Benim düşüncem hızla birkaç öncelikli sektör belirlememiz gerekir. Örneğin bu sektörlerden biri savunma sanayi olabilir. Öyle görünüyor ki uzun yıllar terör belası ile uğraşacağız. O halde insansız hava araçları, roketi hareketli halde iken tespit eden ve yok eden elektronik sistemler, herhangi bir şarapnel ve mermi parçasının kaynağını koordinat olarak veren sistemler gibi projeler üzerine çalışmak gerekir. Bu sitemlerden bazılarını silahlı kuvvetlerimizin envanterine sokabilirsek dış alıcısı da çok olacaktır.
Yazımızı Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir’in sözleri ile bitirelim; “Amerika’ya teşekkür ederiz, bize İHA vermediler, biz de kendimiz yapmak zorunda kaldık”
Bu haber 3003 defa okunmuştur.