Denizli’de özel okulculuğun serüveni biraz sıkıntılıdır. Varlığını sürdüremeyen Çamlık Koleji ve Elit Koleji nedeniyle “bugün var, yarın yok okullar” imajı özel okulculuğun ve velilerin en büyük sıkıntısı olmuştur. Bu imajı ilk yıkan okul ODTÜ Koleji’dir. Genel merkezin desteği sayesinde varlığını sürdürmüş ve kalıcı olduğunu kanıtlamıştır. Bu misyonu yüklenen ikinci okul ise PEV Kolej’dir. Başlangıçta oldukça sıkıntılı günler yaşamakla birlikte Prof Dr Hasan Kazdağlı’nın rektörlüğü ve PEV Vakfı başkanlığı döneminde bu sıkıntıları atlatmış ve varlığını sürdüreceğini kanıtlarken Denizli’de özel okulculuğun sürdürülebilir olduğuna somut bir katkı sağlamıştır. Kapalı bir sistemle çalışan cemaat okulları konumuzun dışındadır.
Denizlispor Koleji varlığını sürdüremeyen özel okullardan biridir. Okulun Doğa Koleji’ne devredileceği zamanlar PEV Kolej yöneticisi idim ve PEV koleje devredilmesi konusunda ısrarcı oldum. Hazır bir okulun kiralama yöntemi ile dışarıdan bir yatırımcıya verilmesine karşı çıktım. İstedim ki Doğa Koleji Denizli’ye gelecek ise esaslı bir yatırım yapsın, Denizli ekonomisine bu manada bir katkısı olsun. Hazır olanı dışarıya değil kendi insanımıza verelim istedim, olmadı.
Ne zaman ki Denizli’de özel okulculuğa karşı bir güven oluştu, bu güvenin üzerine Bahçeşehir Koleji geldi. Dershanelerin kapanacak olması ile birlikte özel okul açmanın kolaylaştırılmasına bağlı açılan özel okular da oldu ama benim asıl gelmek istediğim konu “kolej” kavramı.
Özel okullara kolej deyip geçiyoruz. İşin ayrıntısına bakarsak, ne farkları var bir devlet okulundan. Biraz İngilizce öğretme gayreti, sınıf mevcutlarında kısıtlama dışında bir farkları yok. Buna rağmen çocuklarının geleceğine ve eğitime para ayırabilen varlıklı ailelerin çocuklarının bir araya gelmesinin oluşturduğu bir fark ortaya çıkıyor. Kolej oluşan bu havanın karşılığıdır desek yeridir.
Benim kafamdaki kolej kavramı imkan kavramı ile şekilleniyor. Kolej dediğin okulun bir kampusu olmalı, kapalı spor salonu olmalı, yüzme havuzu olmalı, iddialı bir spor kulübü olmalı, konferens salonu olmalı, tenis kortu, voleybol, futbol ve basket sahası gibi spor olanakları olmalı. PEV kolej’de yöneticilik yaptığım dönemde kaygılarımı ifade etmişimdir. Şöyle ki;
“Burası başarılı bir okul, ama kolej değil. Kolej demek spor salonları ve alanları, kapalı yüzme havuzu, konferans salonu barındıran bir kampus demektir. Bir gün Denizli’ye bu imkanları barındıran gerçek kolejler gelecek. İşte o gün kolej ve okul ayrımı ortaya çıkacak. Bizim şimdiden bu imkanları içinde barındıran ikinci bir kampusa sahip olmamız gerekir.”
Açıkçası bunun için epey gayretim de oldu. Ancak yalnız kaldım. Bugün Denizli’ye gerçek bir kolej kampusu yapıldı. Birkaç kapalı spor salonu, birkaç açık spor alanı, olimpik yüzme havuzu, konferans ve gösteri salonu ile gerçek bir kampus. TED kolej’inden bahsediyorum. Gidip görmenizi tavsiye ederim. Kolej kavramını karşılayan, Denizli’de özel okul kavramını birkaç tık yukarı taşıyan bir okul göreceksiniz. İşin başında yıllarca rektörlük ve PEV kolejde yöneticilik yapmış Prof Dr Hasan Kazdağlı var. Bildiğim kadarı ile Hacettepe’nin ilköğretim okulunda da yöneticilik yapmıştı. Yılların birikimini ve deneyimini okulun altyapısına yansıtmış. Aynı yansımanın eğitim öğretim kalitesine de yansıyabileceğini söyleyebiliriz.
Neticede Denizli ilave bir yatırımla özel okulculuğun çıtasını yükseltmiş oluyor. Muhakkak ki diğerleri de bu durumu göz önünde bulundurarak kalite kaygısı yaşayacaklardır. Bundan kazançlı çıkacak olan Denizli insanı ve Denizli’nin geleceği olacaktır.
TED Kolej yatırımcılarına Denizli adına teşekkürler