Dini bayramların anlamı benim için el öpmektir, artık el öptüren yaşları yaşıyoruz ya neyse. Bu yaşıma kadar tüm bayramlarımı ya babamların ya da kayın babamların yanında geçirdim. Bu manada adı konulmamış bir paylaşım var diyebilirim. Ramazan bayramında kayın pederin memleketinde yani İstanbul ya da Amasya’da; kurbanları ise babamın memleketi Denizli’de oluruz. Bayram ziyaretlerini, bayramlaşmaları kaybedilmemesi gereken hasletlerimiz olarak görürüm.
Bayramlar ailelerin büyükten küçüğe bir araya toplanma vesilesi oluyor. Öğrenci olanlar eve geliyor. Birkaç saatliğine de olsa büyükler ziyaret ediliyor. O ziyaretler öyle bir hal alıyor ki, kardeşler, kuzenler, torunlar derken geniş bir aile bir araya geliyor. Bayramlarda olmasa kuzenlerin birbirini tanımadan yaşayıp gideceği bir sosyal hayatın içindeyiz.
Bundan birkaç ay önce “Avrupa Rinoloji” yani burun hastalıkları kongresine katılmak üzere bir organizasyona dahil oldum. Kongreye iki hafta kala fark ettim ki, kongre bayramın tam ortasına denk geliyor. Böylece hayatımda ilk defa bir bayramı aileden uzakta geçirmiş oldum. İsveç görülmeye değer bir ülke ve mevsim Denizli’ye göre çok cazip olmasına rağmen, bunun burukluğunu da epey hissettim. Yani bana göre değilmiş.
Diğer taraftan bayram vesilesi ile insanlar tatil imkanı yakalıyor. Marmaris’in nüfusu bir milyonu, Bodrum’un dört milyonu aşıyor. Otellerde yer kalmıyor, plajlar dolup taşıyor. Bu turizm hareketliğine bir itirazım ve eleştirim var sanılmasın, sadece bana göre değil demek istedim.
Bu haber 2080 defa okunmuştur.