Prof.Dr.Bülent TOPUZ

ANASAYFA ARAMA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM FORMU

ARAMA


Gelişmiş Arama

YENİ EKLENENLER

İSTATİSTİKLER

13 kategori altında, toplam 400 konu bulunmaktadır. Bu konular toplam 4075970 defa okunmuş, 1145 rahatsızlık şikayeti veya yorum yazılmıştır.

ALEVİLERİN TEMSİLİYETİNDE ZEMİN KAYMASI RİSKİ (16 Eylül 2013)

Prof.Dr.Bülent TOPUZ

15.Eylül.2013, 13:05

Prof.Dr.Bülent TOPUZ

 

Maraş, Çorum ve Sivas Katliamları yakın tarihimizin Aleviler üzerine oynanan ve Alevi Sünni çatışması çıkarmak üzere planlanan provakasyonlardır. Onca cana mal olmasına ve suistimal edilmesine rağmen Alevi Sünni çatışmasına neden olamadılar. Bugün ki manzarayı ise kaygı verici buluyorum. Bana mı öyle geliyor bilemiyorum ama Alevi ve Sünni vatandaşlarımız arasındaki ayrışma Cumhuriyet tarihi boyunca bu gün ki kadar belirgin olmamıştı. Bunun için çeşitli nedenler sıralayabiliriz. Mesela bu bir süreçtir zaten gelinmek istenen yer burası idi, yakın tarihimizdeki katliamlar buna hizmet etti diyebiliriz. Ya da modern çağların bir gereği olarak Alevilerin artık görünür olma ve kendilerine özel hak talep etme konusunda rahat olduklarını söyleyebiliriz. Ancak bunların hiç biri şiddete eğilim ve kaynaklık etme gibi mefhumlarla birlikte anılmak için bir gerekçe olamaz. Henüz bu aşamaya gelmedik, ama korkarım bu işin bir sonraki safhasında korkulan olacaktır.

Bizim bu konudaki temel sorunlarımızdan biri Aleviliğin tanımı üzerinde anlaşamamak. Alevilik Hz Ali sevgisi ise Başbakanımızın; “Alevilik Hz Ali'yi sevmekse ben dört dörtlük bir Aleviyim” sözüne katılırım. Bu manada Sünnilerin Hz Ali, Hasan ve Hüseyin ile bir sorunları yoktur. Alevi inancının kendi içinde ve arasında Hz Ali sevgisini, Peygamberimizin (sav) üzerine koyan, ilk üç halifeyi makbul saymayan, ve nihayet ibadet konusundaki anlayış farklılıkları vardır. Bu farklılıkları karşılıklı kabullenmek konusunda bir yol bulunabilir. Neticede Aleviliğin tanımını Sünniler yapacak değildir. Aleviler kendilerini nasıl tanımlıyor ise bu tanım geçerli olmalıdır. Kendilerini tanımlama konusunda, kendi içlerinde bir görüş/anlayış birliği olmaması bile aşılabilir. Ancak, işte tam da bu noktada kendilerini alevi olarak sunan ateist kişiler/gruplar devreye giriyor. Prof Halaçoğlu’nun tanımına göre bunların önemli bir kısmı tehcirden kalan Ermenilerdir. İbadet anlayışındaki kolaylıklar nedeni ile “Aleviyim” demeyi tercih etmişlerdir. Kökene atıfta bulunmamın nedeni ötekileştirmek değil. Anlamaya ve anlatmaya çalıştığım Ali sevgisi ile bezeli Alevilerin ateistlere nasıl baktıkları. Şimdiye kadar iyi gözle bakmadıklarını yapılan provokasyonların taban bulamamasından çıkarabiliriz. Peki böyle gider mi?

Şimdi buradan PKK terör örgütünün 1983 Şemdinli olayından bu tarafa ulaştığı seviyeyi hatırlatmak isterim. PKK Marksist Leninist yani ateist bir örgüttür. Kürtlerin ise ezici çoğunluğu dindar insanlardır. Bir ateist örgüt nasıl olmuştur da dindar Kürtlerin üzerinde etkin olmuştur. Bunu terörün yarattığı korku üzerinde açıklamaya çalışmak artık geçerli değil. Burada en büyük sorun devletin Kürtlerin temel insan haklarını karşılamayan tavrı olmuştur. Kürtçeden başka bir dil bilmeyen bir Kürt’ün konuşma dilini yasaklamak garabetini bu devlet yapmıştır. Sonuç olarak terör örgütü ile ahaliyi ayırt etme teorik seviyede kalmış, belki yerli halkı devlet teröründen korumuştur, ancak temel insan haklarına erişim konusunda kadük kalınmıştır. Bugün ulaşılan seviye PKK terör örgütü Kürt halkının temsilcisidir.

Sol aktivist, Marksist, Leninist, ateist örgütler marjinaldir ve sayıca azdır. Bu hali ile birer güvenlik sorunundan başka anlam taşımazlar. Ancak tıpkı PKK terör örgütünde olduğu gibi yavaş yavaş Alevileri temsile doğru evrilme riskleri vardır. Bu ortamın ortaya çıkmasında iktidarın kesintisiz on yıldır devam ediyor olmasının yanı sıra, devam edecek olmasının etkisi vardır. Burada iktidar alternatifi yaratamayan muhalefetin sorumluluğuna da dikkat çekmek isterim. Kesintisiz iktidarlar bazı sorunların kronikleşmesine neden olurlar. İktidar değişimi ile yeniden yeşeren umutlar, karşılanmasa bile yeni bir değişime kadar sabır gösterebilirler. İktidarın ve anlayışın değişmeyeceği tespiti bazıları için umut kırıcı olabilir.

Gezi olaylarından bu tarafa, marjinal ve illegal gruplar ortamı provoke etmeye çalışıyorlar. Bu sırada bir gözleri de alevi yurttaşlarımızda. Alevi yurttaşlarımız şimdilik seyirci. Seyrederken ne düşünüyorlar acaba. Bunu kestirmek zor ama tahminlerde bulunabiliriz. Mesela hangi gerekçe ile olursa olsun ortamın gerilmesinden rahatsız olabilirler ve çocukları için kaygılanabilirler; şu ya da bu nedenle ölenler için üzüntünün ötesinde bir öfke duyabilirler; iktidarın zor duruma düşmesinden bir başka ifade ile burnunun sürtülmesinden hoşnut olabilirler; kendilerini görünür kıldıkları için marjinal gruplara müteşekkir olabilirler. Son kertede Sünni devlet ile ateistler çarpışıyorlar görüntüsüne karşılık, aleviler taraf tutuyor mudur acaba…

Hasılı, benim kaygım iktidarın/devletin inisiyatifi ele alma konusunda gecikmesi, beklentim ise meydanı marjinallere bırakmamasıdır. Artık marjinal gruplar ile ortalama vatandaşı ayırt edilmelidir. Ama 30 yıldır PKK ile Kürt halkını ayırt eden tarzda değil…

Bu haber 3710 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
YOLLAR VE ÖNCELİKLER (11 Eylül 2017)22.Nisan.2019

ANKET

Sizce bu sitenin insanlara faydası var mı?






Tüm Anketler

ÖNEMLİ LİNKLER

GALERİ

KBB

www.bulenttopuz.com 2007 ..:: KBB Hastalıkları Bilgilendirme Portalı ::..
RSS Kaynağı | Editörlük Başvurusu