Bu aralar yazılarım akademisyen kimliği ve duruşu ile ilgili oldu. Aslında meramımı bilim adamı kimliği üzerinden anlatmam lazım ama yapamıyorum. Bilim adamı kimliğinin iki temel özelliği vardır. birincisi sorunların tespiti ve çözümü konusunda nasıl çalışılması gerektiğini bilir. Biz buna materyal ve metot bilgisi diyoruz. İkincisi materyal ve metot bilgisine dayalı bilim yapar, yani bilim üretir. Bizim üniversitelerimizde bilim üretimi kayda değer değildir. Bilimin üretilmediği yerde bilim adamı olur mu bilemiyorum. Bu manada en azından kendimi bilim adamı olarak görmüyorum. Ancak her üniversite mensubu gibi bende materyal ve metot biliyorum, buna dayanarak da kendime akademisyen diyorum. Yazının bundan sonraki kısmını akademisyen kimliği üzerinden yürütelim.
Biz akademisyenler şüphecilik üzerine formatlanmışızdır. Bizden sadece gerçeği aramamız değil, var olan gerçekleri de sorgulamamız istenir. Maddenin parçalanamaz en küçük parçacığına atom deniyordu ve bu bir gerçekti. Einstein kütle enerji ilişkisini ortaya koyan teorisi ile bu gerçeği tarihe gömdü.
Akademisyen kimliğinin bir parçasını oluşturan bu şüpheci bakış, üniversitenin sınırları içinde kalmaz, sosyal hayatın kendisine de yansır. Akademisyen çevresindeki olaylara eleştirel bakar. Kötü giden bir iş için çözüm önermek, iyi giden bir iş konusunda ise daha iyisi için öneride bulunmak bir yaşam tarzıdır.
İşte bu nedenlere dayanarak geçmiş bir yazımda üniversitemizin girişimci üniversiteler sıralamasındaki yerini ve sıralamada aşağı doğru olan düşüşünü eleştirdim. Gerçi ben o yazıda üç yıl üst üste ilk elli içine girmiş olmak bir başarıdır dedim, ama yazı eleştirel yönü ile hoş görülmedi. Üniversite sanayi işbirliğini ele alan bir panelin ardından, hep konuşmada kalan bu temenninin bir türlü gerçekleşememesini eleştirdim; bu eleştiriyi tüm üniversiteler için yaptım ama nedense öyle anlaşılmadı. Hastanemizin mimarisini de eleştirdim.
Eleştirel bir anlayışa sahip olmak, iyiyi ve güzeli görmeye engel değildir. Bu cümleden olarak Pamukkale Üniversitemizin web ortamında bilinirlik açısından dünyadaki 21 00 üniversite arasında ilk bine girerek 740. olmasını alkışlıyorum. Başta Rektör Hüseyin Bağcı olmak üzere emeği geçen herkese üniversitenin bir mensubu olarak teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum. Darısı ARGE, üniversite sanayi işbirliği faaliyetlerinin başına diyorum.