Prof.Dr.Bülent TOPUZ

ANASAYFA ARAMA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM FORMU

ARAMA


Gelişmiş Arama

YENİ EKLENENLER

İSTATİSTİKLER

13 kategori altında, toplam 400 konu bulunmaktadır. Bu konular toplam 4075738 defa okunmuş, 1145 rahatsızlık şikayeti veya yorum yazılmıştır.

Şööle bi GEZİ'ndik. (17 Haziran 2013)

Prof.Dr.Bülent TOPUZ

21.Haziran.2013, 13:08

Prof.Dr.Bülent TOPUZ

Bülent TOPUZ

Ucundan kıyısından 78 kuşağı bulaşığı olan biri olarak, İstanbul Mecidiyeköy’de, yani Taksim’e 10 dk mesafede okuyan kızımın Taksim’e gitme fikrine karşı çıktım. Provakatörlerin işbaşında olacağı gün gibi aşikardı. Edirne’de yapılan mesleki bir toplantı nedeniyle yolumuz İstanbul’a düşünce kızımızı da aldık, bindik bir taksiye doğru Taksim’e. Doğru Taksim’e dedimse de yok öyle. Kurulan barikatlar nedeniyle doğrudan taksime çıkılmıyor, taksi bizi iki sokak ötede bıraktı. Bir televizyon kanalında seyrettiğim “Kayıp Şehir” dizisinin çekildiğine benzer sokaklardan geçtik. Bu sokaklardan ne anti sosyal tipler çıkar diye geçirdim içimden. Olaylar, onlar için bulunmaz fırsat olmuştur. Saat 11 30, yani iş vakti, ama Beyoğlu işsiz insan kalabalığından yürünecek gibi değil. 
Meydana çıktığımızda bizi bayrak ve pankartlarla örtülmüş Atatürk Anıtı karşıladı. Türlü çeşit isim ve amblem taşıyan bu teşekküller legal mi, yoksa illegal mi olduğunu bilemiyorum. Örneğin terörist eylemlerle kendini duyuran DHKP ismi yoktu. Ama Apo’nun resimlerini en yüksekte idi; ya uzanılamasın diye, ya da daha ulaşılabilir seviyede olanları birileri çekip indirmiş olmalı. Dev Genç’in yumruklu yıldızlı bayrağını görünce, zamanı geriye sardım ve 17 yaşıma gittim.  O zamanlar Halkın Yolu, Halkın Kurtuluşu, Halkın Sesi kısaca halkın sülalesi vardı. Şimdi onlar yitip gitmiş geriye tanıdık olarak bir Partizan, bir de Dev-Genç kalmış. Dev Genç de pek bi cılızdı. Bizim zamanımızda öylemiydi ya; Dev Genç bir tarafa diğerleri bir tarafa idi. AKM’nin duvarları afişlerle süslenmiş. Ben bilirim bu duyguyu; en büyük ve en kocaman olan ne gururludur kim bilir. 

Şiddet ve vandalizmin somut örneklerini AKM civarında görüyoruz. Belediye otobüsü, iş makinaları, özel araçlar kullanılamaz hale gelmiş. Pencereler inmiş, lastikler patlatılmış. Üzerlerine kimi slogan, kimi esprili sözler yazılmış. Etrafta kesif bir idrar kokusu var. Buraya kadar bir işgal görüntüsü veren ve güvenlik güçleri tarafından haklı olarak boşaltılan Taksim Meydanı’nı dolaşmış olduk ve Taksim Gezi Parkı’na yöneldik. 

Gezi parkı tam bir panayır yeri. Çadırını kapan gelmiş. Kimi kahvaltısını yapıyor, kimi iskambil oynuyor, kimi de daha afyonunu patlatamamış uyanmaya çalışıyor. Biz insanları devrimci, milliyetçi, komünist, sosyalist, faşist, sosyal faşist diye sınıflandırırdık da, bir de lümpenler vardı. Şimdi onlara apolitik deniyor. Valla bu gezi parkı lümpen dolu. Küçük burjuva ailelerin çocukları olmalı. Kim bilir ne eğleniyorlardır şimdi. Oğlum ve yeğenlerim, geçen kış Gökova’da çadır kurup, balık tutmak için gitmişti de; yaşadıkları rezillikleri bir hafta boyunca anlata katıla bitirememişlerdi. Macera çekmiş bu süt kuzularını gezi parkına. Ama sadece onlar yoktu tabii. Aralarda sol fraksiyonların standları vardı. Burası işsizlere iş olmuş diye geçirdim içimden. Hele “homeless” tabir edilen evsizler. Ya çöp karıştırarak karnını doyurmaya çalışanlar. Gezi parkı bu tipler için bayram yeri gibi. Bak hanım diyorum bedava ekmek arası dağıtıyorlar. Yürü diyor, onu ihtiyacı olanlar yesin. Hemen yanı başında paranın geçmediğini ifade eden bir açıklama görüyoruz zira. Biz orada iken bir anons ile hemen bir insan zinciri oluşturuldu. Ne oluyor demeye kalmadan karpuzların elden ele parkın ortasına taşındığına şahit olduk, Turistler dolaşıyordu ortalıkta. Baktım aralarında Almanca konuşuyorlar hemen bir röportaj yaptım. “Nereden geliyorsunuz? Nasıl buldunuz?” falan gibi. Artık alanı terk edip metroya doğru yöneliyoruz. Hayret Gezi parkının tam ortasından başlayan metroda girişten itibaren tek bir çizik yok…

Taksim meydanındaki işgali saymaz isek gezi parkı genç olanların kanını çekebilecek, işte böyle neşeli bir yerdi. Ortalıkta Ulusal Kanal’ın pompalamaya çalıştığı gibi öyle hükümet istifa havası falan yoktu. Sahi bizim zamanımızda onca sınıflandırmanın içinde bir de oportunistler var idi.  Ne olduğunu merak edenler şu sıralar Ulusal Kanal’ı seyretsinler. 

Gelinen noktada Başbakan yargı kararı olumsuz çıkarsa uyacağız, olumlu çıkar ise plebisit yapacağız diyor. Plebisit iktidar açısından çok riskli ve şahsi kanaatim olumsuz çıkacağı yönünde. Çünkü Türkiye’yi ve İstanbul’u kim yönetsin? sorusu ile Gezi Parkı imara açılsın mı? sorularına verilen cevaplar aynı adresi göstermeyebilir. İktidar bu riski almışken, muhalefetin bundan kaçmasının tek bir açıklaması olabilir. “Maazallah bu cahil cühela millet kendisi için neyin iyi olduğunu bilemez” Ne diyeyim? Diren Kılıçdaroğlu…


Bu haber 3547 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
YOLLAR VE ÖNCELİKLER (11 Eylül 2017)22.Nisan.2019

ANKET

Sizce bu sitenin insanlara faydası var mı?






Tüm Anketler

ÖNEMLİ LİNKLER

GALERİ

KBB

www.bulenttopuz.com 2007 ..:: KBB Hastalıkları Bilgilendirme Portalı ::..
RSS Kaynağı | Editörlük Başvurusu