SELİM ÖZTAŞ İLE ŞARKI SÖYLEDİK
Geçtiğimiz Cumartesi akşamı PAÜ Kongre Kültür Merkezi Türk Sanat Müziği dostları tarafından tamamiyle doldurulmuştu. TRT İzmir Radyosu Sanatçısı Selim Öztaş ile şarkı söyledik. Selim Öztaş hem şarkı söyledi, hem şarkı söyletti, hem de Denizli’de Türk Sanat Müziği çalışmalarının tarihçesini canlı tanıklarla salonda bulunan seyircilere anlattı, anlattırdı. Bana ilginç gelen bu tarihçeyi sizlerle paylaşma ihtiyacı hissettim.
İlk çalışmalar yaylı tambur sanatçısı Celalettin Güzel’in buzdolabı tamir servisinde başlamış. Sonra büyükçe bir dükkana geçmişler. Grup gittikçe kalabalıklaşmış, onların bu mekanlara sığamadıklarını gören Mehmet Karabulut onlara düğün salonunu açmış. Sonra İl Halk Kütüphanesi’nde çalışmaya başlamışlar. Onların bu gayreti zamanın Belediye Başkanı Ziya Tıkıroğlu’nun dikkatini çekmiş ve bu çabaları Denizli Belediyesi bünyesinde bir konservatuara dönüştürmeyi teklif etmiş. Bunun için işi bilen eğitimli bir koro hocasına ve bir mekana ihtiyaç varmış. Hoca işi Selim Öztaş ile hallolmuş. Bu kısmını Selim Öztaş şöyle anlatıyor. İzmir Radyosu’nun sorumlu müdürü kendini çağırmış ve 5 saatlik Denizli’ye gidip gelmesini rica etmiş. “Bu rica bir emirdir” diyor Selim Öztaş. Ama aklından geçen bir gidip gelmek iken, yedi yıl kadar gidip gelivermiş. İlk geldiğinde konservatuara hocalık yapmasını isteyen ve rica eden Cengiz Alptekin olmuş. Mekan sorunu ise başlangıçta çözülememiş. Bir sanat ve sanatçı dostu olan Ziya Tıkıroğlu bu işi ne kadar önemsediğini göstermek istercesine onlara belediyenin meclis salonunu açmış. Söylenmedi ama, herhalde buradan da Çamlık Mahallesi’ndeki nikah salonunun altına geçilmiş olmalı. Selim Öztaş yedi yıl kadar hocalık yaptıktan sonra bayrağı Erol Çiftçi hoca almış. O da bir 15 yıl hocalık yaptı. Yaptı diyorum, çünkü be sürenin bir kısmına ben de şahit oldum. Eşimin Türk Sanat Müziği merakı nedeniyle bu camia ile yakınlaşma fırsatım oldu. Hatta eşimle bir defa düet yapmışlığımda vardır. Devamını isteyenlere ben sıramı savdım, sıra sizde diyorum.
Şimdi Konservatuar yine Selim Öztaş’a emanet. Büyük fedakarlık gösterip İzmir’den Denizli’ye her hafta gelerek Pazartesi ve Salı günleri çalışma yaptırıyor. Gecede müzik çalışmalarının ilk gününden bu güne hep var olan Celalettin Güzel’den yaylı tambur solosu, Cengiz Alptekin’den kanun solosu, Berrin Ünver’den solo bir şarkı dinledik.
Dikkati çeken gelişmelerden biri de Türk Sanat Müziği çalışması yapan grubun amip gibi bölünerek çoğalması idi. Belediye Konservatuarı bölünmüş Denizli Musiki Derneği çıkmış, sonra Hulusi Şimşek yönetiminde TMMOB Denizli Şubesi Korosu, Emekli Öğretmenler Korosu diye sayıldı. İçim burkuldu. Her 14 Mart Tıp Bayramı’nda sahne alan bir tıp çalışanları koromuz vardı bizim. Şef Prof Dr Yurdaer Sermez yönetiminde üç defa çıktık. O Denizli’den ayrılınca Erol Çiftçi şefliğinde ve Ferhat Korkut şefliğinde devam ettirmeye çalıştık. Sonra üniversite idaresi bunun tüm üniversiteye hitap eden bir koro olması gerektiğini ifade ederek işi sulandırdı. Okutman Hulusi Şimşek şefliğinde bir sene sahne alabildik. Sulandırılan işlerin devamı olamıyor. Halbuki koro çalışmaları sadece müzik değildir. Erken gelerek sohbet etmek, arkadaşlardan iddiasız solo denemeleri, derken günlük hayatın karmaşasından bir nebze uzaklaşmak oluyordu. Koronun içine müzik bölümü öğrencilerin yani yarı profesyonellerin serpiştirilmesi hevesleri kaçırdı diye düşünüyorum.
Sahi üniversitenin Türk Sanat Müziği çalışmaları ne alemde acaba? Ya da yukarıda anlattığım tarihçeyi ele almış birileri var mı?. Ne bileyim birkaç bilgi kırıntısına sahip olabilmek için internette dolanıp durdum da…
Bu haber 7813 defa okunmuştur.