ASKERİ KIŞLALAR ŞEHİR DIŞINA TAŞINACAKMIŞ!
1981 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi birinci sınıfı ile başlayan İstanbul yaşantım 13 yıl sürdü. Bu süre içersinde tanık olduğum birçok değişim ve dönüşümün örneklerinden biri de yapılaşma, doğal ve tarihi dokunun bozulması ve korunması olgularıdır. Fakültenin ilk yılları şehri tanımak için gezilerin en yoğun olduğu yıllardır. Dikkatimi çeken görüntülerden biri askeri alanların İstanbul’un en güzel yerlerinde, en yeşil ve en mamur alanlar oluşları idi. 12 Eylül darbesini takip eden o yıllardaki bu tespitimi, askerin ikide bir darbe yaptığı göz önünde bulundurulursa, bir erk sahibi olarak en güzel yerlere konma fırsatı ve gerçeği ile de destekliyordum kendimce. Geçen yıllar içinde boğazın sırtlarını birer birer betona çevirdiler. Bunun en baş at örnekleri Armutlu’da gecekondu mafyası, Beykoz’da gündüz kondu mafyasıdır (gündüz kondu mafyası: cebinde parası olan ve işi kitabına uydurarak rant sağlayanlar, BT). Önüne geçilemeyen bu gidişat için ne öneriler getirildi. Bedrettin Dalan mademki devlet olarak önleyemiyoruz beş bin metreye bir konut şeklinde şahıslara satalım vatandaş korusun demişti. Gecekondulara elektrik, su ve ulaşım hizmeti vermeyerek önlemek de bir diğer öneri idi. Birisine boğaz zenginlere peşkeş çekilecek diye karşı çıkıldı, diğerine insan hakları açısından bakıldı.
Şimdi İstanbul boğazında bir tekne turu yaptığım zamanlar; ilk İstanbul’a geldiğim günleri hatırlıyor ve keşke her tarafı askerler alsa imiş diyorum. Bu konuyu açmamın sebebi Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın demeci: “ İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirler başta olmak üzere kent merkezlerinde kalan askeri kışlalar şehir dışına taşınacak. Askeri birliklerden boşalacak alanlarda kentsel dönüşüm projeleri uygulanacak. Yapılacak konut, işyeri gibi gayrimenkullerin satışından elde edilecek gelir özel hesapta toplanarak askeri ihtiyaçlarda kullanılacak” diyor sayın bakan. Gecekondu yapma riskine girenlerin başlarını sokacak bir konut sahibi olmanın yanı sıra işgal ettiklerin araziden bir gün imar geçmesi ve buna bağlı rant elde etme umutları da vardı. Gecekondulaşma bitti ama bu umut hala varlığını koruyor. Kentsel dönüşüm projelerinin bir ucunda gecekondu sahipleri, diğer ucunda bakanlık nasıl bir kazanç sağlanır peşindeler. Kazancın karşısında olan biri değilim. Ama her dönüşüme kazanç öncelikli bakılması ne kadar doğru? Bir taraftan plansız şehirleşme için geçmişi suçlarken, diğer taraftan planlı betonlaşmaya yol açmak bir çelişki.
Bu demeç üzerinden biz hemen şehrimize bakalım. Bizim şehrimizde de bir askeri alan var. Mevcut hali ile sıkışıp kalan Denizli için söz konusu askeri alanın kimilerini iştahını kabarttığı bir gerçek. Kendi adıma benim de projelerim var. Bu alan yapılaşmaya açılmadan iki güzel amaç için kullanılabilir. Birincisi bir açık fuar alanı olur. Sadece Denizli de üretilen ürünlerin yıl 365 gün sergilendiği küçük sergi salonlarından oluşan bir panayır alanı. Bu oluşumun etrafı çocuk oyun bahçeleri, yeme içmeye yönelik lokanta ve kafeler ile desteklenir. Askere ait lojman vb sosyal tesisler amacına uygun olarak yerinde kalabilir. Askeri tesisler örneğin Çardak’a taşınacak olur ise lojmanlar ile Çardak arasına servis konabilir. Eğer asker burasını tamamiyle terk edecek olur ise; mevcut yapılaşma alanı kendine yeni bir kampus alanı arayan üniversiteye bırakılabilir. Buradaki binalardan deprem açısından riskli olanlar yıkılarak yerlerine fakülte binaları yapılabilir.
Önce polisevinin bulunduğu alan gitti. Sonra İncilipınar kampusu. Son olarak da Kınıklı kampusunun bir kısmı su havzasına dahil edildi. Gitti de, ele mi gitti? yine bu şehrin insanı kullanıyor diyeceksiniz, ama ne yapayım ben bir üniversite mensubuyum, biraz bulunduğum yerden bakmak durumundayım. Söylediğim gibi; “bir telafisi var” diye düşünüyorum.
Mevcut yapılaşma alanını artırmayan bu önerilerimi bakanın demecinden önce de yapıyordum. Ancak daha sözüm biter bitmez; “Aman yerinde kalsın, asker gitmeye görsün beton yığınları ile dolar tepkisini” alıyordum. Mevcut yeşil alan halinin korunması herkesin ortak arzusu. Şehrin karar vericileri olaya bu açıdan bakıp şimdiden proje geliştirmeleri gerekir diye düşünüyorum.
Bu haber 4612 defa okunmuştur.