İstanbul’un jimnastik sporu yapmaya tek elverişli kapalı spor salonu kapanıyormuş. Neden kapanıyor? bunun bir önemi yok, önemli olan koca İstanbul’da tek bir jimnastik salonu olması ve onun da kapanacak olması. Üstelik salon 1270 lisanslı sporcunun çalışma yaptığı, yani işe yarayan bir salon. 2012 Londra Olimpiyatlarında döküldüğümüz için atletizme özel önem verileceği, etkin ve yetkin kişiler tarafından dillendireli bir yıl olmadı. Bu arada 2020 olimpiyatlarına da talibiz. Bu haberin bize organizasyonu verecek olanların gözünden kaçacağını zannetmiyorum.
Bu olay bana bundan on yıl önce, Denizli’nin jimnastik sporu yapmaya elverişli tek salonunun jimnastik sporuna kapatıldığı günleri hatırlattı. Kızım ve oğlum dört yaşından itibaren yıllarca Ali Hoca’nın jimnastik okuluna gittiler. Tam belirli bir kıvama gelmişlerdi ki, Şehir stadının yanındaki salon jimnastikçilere kapatıldı. Neymiş efendim basketbola çok talep varmış. Devlet sadece talebe göre hareket etmez, yönlendirici rolü de vardır. Eğer jimnastik sporların anası/atası/temeli gibi laflar ediyorsanız bunun gereğini de yapmanız gerekir.
Salon basketbola verildi de ne oldu. Profesyonel ligde oynayan PAÜ Gamateks Basketbol takımına bir tane olsun sporcu mu verildi? Kitlelerin ilgisini çekebilecek basketbol şölenleri mi düzenlendi? Zaten bu salonda şu sıralar voleybol ve güreş çalışmalarına hizmet ediyor. Minik ve küçük çocuklar için şehrin kolay ulaşılabilir bir yerinde bir basket salonu yok. Altı yıldır bir şekilde sporun içindeyim. Bu şehrin spora dair fark yaratan bir projesi var mı? farkında değilim. Tabii ki Denizli Belediyesi sağlıklı yaşam için organize ettiği plates vb aktiviteleri ve Emniyet Müdürümüz Zeki Bulut’un fırsat eşitliği yaratma adına organize ettiği futbol turnuvasını kategori dışı tutuyorum.
Yazımıza basketbol ile devam edelim. Gazetemizin haberine göre; PEV Kolej Okulları Küçük Erkekler Basketbol Takımı büyük başarı göstererek Denizli ikincisi olmuş. Bu okulda idarecilik yapan biri olarak çok sevindim tabii. Geçmiş yıllarda da bu takımla dereceye girmiş, hatta bir seferinde il birincisi olarak Denizli’mizi Niğde’deki basket şenliğinde temsil etmiştik. Bu yaş kategorisindeki kulüp takımı ise üç yıl üst üste il birincisi olarak Denizli’mizi Konya, Çanakkale ve Nevşehir’de temsil etmişti. Çocukların ve yeni çalıştırıcı ekibin başarıyı sürdürmeleri çok güzel.
Bu yaş grubunda üç yıl önce Denizli birincisi olmuştuk ya. Şimdi o çocuklar ortaokul seviyesindeki müsabakalara katılıyor olmalılar. Onların ne yaptığı gazete haberinde geçmiyor. Mutlaka dereceye girmişlerdir de bizim haberimiz olmamıştır, ya da henüz maçları başlamamış olmalı.
Biz PEV olarak bir keresinde de İtalya’da çocuk kampına katılmıştık. Ekibimizin başı olan Mustafa İkizoğlu anlatmıştı. Kampın yöneticisi Carlo Devoti Uluslararası Olimpiyat Komitesinin bir üyesi imiş. Kendisini, bizimkiler kulis faaliyetleri çerçevesinde İstanbul’a davet etmişler. Olimpiyatların Türkiye’de yapılması ile ilgili olarak fikrini sormuşlar. Cevap çok ilginç; “Siz yolda yürümesini bilmiyorsunuz”. Adamın ne demek istediğini bizim güneyimizdeki ülkelere gidenler anlarlar. Bu ülkelerden ilk gittiğim 2003 yılında Mısır oldu. Aramızdaki sosyal, kültürel, ekonomik açıdan gördüğüm gelişmişlik farkının derinliği, bana batılı da bize böyle bakıyor ise, vay halimize dedirtmişti. O tarihten bu tarafa Türkiye gelişim yönünde çok mesafe kat etmekle birlikte alınacak o kadar çok yol var ki. Bana öyle geliyor ki gösterdiğimiz gelişim ve dönüşümü abartıyoruz, bu da bizi rehavete sokuyor…
Diyeceğim o ki; spor, bilim, sanat, eğitim, ekonomi, demokrasi birbirinden bağımsız kavramlar değildir. Bunlardan herhangi biri konusundaki duruşunuz, diğerlerine bakışınızı da gösterir.
Bu haber 3805 defa okunmuştur.