DENİZLİ'NİN EN ACİL SORUNU NEDİR? (7 Ocak 2013)


Açıklama: Bir şehrin marka olabilmesi, yani ulusal ve uluslar arası kabul görmesi için temel koşullardan biri kara, hava, demir ve deniz yollarından en az üçü ile ulaşılabilir, bunlardan en az ikisi ile mükemmel ulaşılabilir olması gerekir. Biz bunlardan hangisi ile mükemmel ulaşılabilir durumdayız ki? Yazının tamamını okuduktan sonra, kafanız karışabilir.
Kategori: HAFTALIK GAZETE YAZILARIM
Eklenme Tarihi: 10.Ocak.2013
Geçerli Tarih: 28.Mart.2024, 15:01
Site: Prof.Dr.Bülent TOPUZ
URL: http://bulenttopuz.com/yazar.asp?yaziID=211


 

Usta gazeteci Seval Uysal, şehrin belli başlı kişilerine soruyor; “Denizli’nin en acil sorunu nedir?”. Birinci sırada Gökhan Tekstil Yön Kur. Bşk Ahmet Gökşin var. Gökşin’in fotoğrafını görür görmez, “havaalanı” demiştir diye geçiriyorum içimden. Nitekim yanılmıyorum. Uzaklık, hava muhalefeti, THY tekeli ve pahalılık gibi bildik nedenlerle, bu durumu en acil sorun olarak görmüş. Sarayköy ovasını da yeni havaalanı için uygun bir yer olarak önermiş. Ancak tarım alanlarını korumak gerekiyor. Ben İzmir-Ankara karayolunu bağlayan çevre yolunun etrafındaki hazine arazilerini öneren, Ticaret Borsası Başkanı İbrahim Tefenlili’nin önerisine taraftarım. Tarıma elverişli olmayan birçok tepecikten ve çukurdan oluşan bu arazi şimdiden doldurulabilir. Malum bu şehirde başta traventen atıkları olmak üzere molozların nereye depolanacağı sorunu da var. Baksanıza İstanbul’un üçüncü havaalanı bu yöntemle yapılacakmış. Sıradaki şahsiyetlerin en azından yarısının havaalanı sorununu başa yerleştireceği zannı ile okumaya devam ediyorum

Denizli İnşaat Müteahhitleri Derneği Başkanı Fehmi Demirten, trafik sorununu en başa yerleştirmiş. Her hafta İstanbul’a uçan, ev-işyeri güzergahı nedeniyle Denizli’nin içine neredeyse hiç girmeyen bir iş adamına göre, en büyük sorun havaalanı olurken; müteahhitlik hizmetleri veren ve dernek yöneticiliği yapan, yaşamının büyük kısmını bu şehirde geçiren bir başka iş adamı, en büyük sorun konusunda farklı düşünüyor. Demirten kuralsız sürücüler ve bunlara göz yuman yöneticilerden şikayetçi. Ben de kendisine katıldığımı belirten bir örnek vereyim. Malum Çınar trafiğe kapatıldı. Bu durumda Çaybaşı/Saltak’tan, Doktorlar Caddesi’ne uzanan caddenin çift şerit akması gerekmez mi? Yok hayır kapatılan Çınar’ın yükünü de çekmesi gereken bu cadde, hala iki taraflı park etmiş araçlar nedeniyle gidiş geliş birer şeritle idare etmeye çalışıyor. Sürücüler de kavşaklardan geçebilmek için yeşilin iki defa yanmasını beklemek durumunda kalıyor.

Denizli Akut Lideri ve Çevre Gönüllüsü İbrahim Yıldız, çevre sorunlarını başa yerleştirmiş. Olası bir depreme ve sel sorununa dikkat çekerek tedbirimiz var mı diyor. Kirletilen Menderes’in sularının tarımsal sulamada kullanılması nedeniyle yavaş yavaş zehirleniyoruz diyor. Gel de şimdi Yıldız’a hak verme. Diyelim ki havaalanı ve trafik sorununu çözdük. Çocuklarımıza yaşanabilir bir çevre bırakamadıktan sonra ne kıymeti var ki?

İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Hayri Ün de olaya kendi penceresinden ve mesleki açıdan bakmış, Denizli’nin en acil sorunu olarak deprem güvenliği olmayan binaları göstermiş. Olası bir depremde yıkılacak olan ve belki de yüzlerce insanımızı o anda yok edecek olan bir afet riski. Hangi sorun bir hayattan daha önemli olabilir ki? İşin güzel tarafı Hayri Ün sorunu çözümü ile birlikte ortaya koyuyor. Yıkılması gereken binaların güçlendirilmesi yerine, kentsel dönüşüme dikkati çekerek, bu vatandaşların iskanını başka bir alanda yeniden inşa etmeyi öneriyor. Eski şehirde yıkılan binaların bıraktığı geniş meydanlar hayal ediyor. Bu alanlarda otopark, yeşil alan ve kültürel alanlar öneriyor. Çok akıllıca bir proje, keşke kargacık burgacık ara sokaklara yapılan altyapı yatırımlarından önce gerçekleşme şansı olsaydı.  

Atilla Sezener abimizi görünce herhalde eğitim/cehalet demiştir diyorum ama yanılıyorum. O büyükşehre dikkati çekiyor. Bu uygulamanın bir sorun olup olmadığını yaşayarak göreceğiz diye düşünüyorum. Ama yinede nasıl merkezde ilaveten iki alt belediye daha olacak ise, ilçelerde de ikibin nüfusu aşan beldeler üzerinden alt belediyeler olabilirdi, demekten kendimi alamıyorum.

Mimarlar Odası Başkanı Cüneyt Zeytinci hava kirliliğine dikkat çekiyor. Ya iş yeri, ya da evi şehrin merkezinde olmalı. Sorunun kışın sorulmuş olması da bu cevapta bir etken olmalı. Seval Uysal’ında dillendirdiği doğalgazdan kömüre geçiliyor iddiası doğru ise, durum gerçekten acil demektir.

Bu soru bana sorulsa idi, ben de havaalanı derdim. Bu düşüncemin gerekçesi ise şöyle olurdu. Bir şehrin marka olabilmesi, yani ulusal ve uluslar arası kabul görmesi için temel koşullardan biri kara, hava, demir ve deniz yollarından en az üçü ile ulaşılabilir, bunlardan en az ikisi ile mükemmel ulaşılabilir olması gerekir. Biz bunlardan hangisi ile mükemmel ulaşılabilir durumdayız ki? Yalnız yukarıdaki bakış açılarını okuduktan sonra, hangisi acil kafam karıştı doğrusu.