Kurban ve Bayram (29.Ekim.2012)


Açıklama: Kurban ve bayram
Kategori: HAFTALIK GAZETE YAZILARIM
Eklenme Tarihi: 29.Ekim.2012
Geçerli Tarih: 29.Mart.2024, 18:33
Site: Prof.Dr.Bülent TOPUZ
URL: http://bulenttopuz.com/yazar.asp?yaziID=197


KURBAN VE BAYRAM
Gazeteci yazar ve şair Nihat Behram’ın kurban olayına bakışını içeren yazısı facebook sayfama düştü. Özetle diyor ki; “Sokaklar kesimhaneye dönecek. Elleri bıcaklı adamlar, urganlarla bağlayıp yıktıkları hayvanları parçalayarak, 'sevap rallisi'nde birbirleriyle yarışacaklar. 'Bayram'ın dekoru kan, ilkellik, vahşet, gösteriş; fonda parçalanmayı bekleyen hayvanların iniltisi; çocuklar çaresiz seyredecek…Çocukken, renk renk boyalar ve kurdelelerle süslenmiş, kesilmeyi bekleyen ‘kurbanlık’lara baktıkça yanar da yanardım. Kuzusundan kanlı bir bıçakla ayrılışın ateşi söner mi çocuğun kalbinde?.. Kan ve vahşetin içinde 'bayram şenliği' yaşamaları öğretilecek. Bu nasıl iş böyle: öldürme iştahıyla sevinç duygusu aynı şırıngada? Bu nasıl bayram böyle?... Öyle değil mi: 'İslamiyet, Musevilik, Hıristiyanlık' falan diye adlandırılan 'tek tanrılı' dinlerden önce, eski Mısır, Yemen, Hint, Yunan, Mezepotamya’da, özü 'inanç'a dayalı 'adak vahşeti' yok muydu? Nil Nehri'nin coştuğu Nisan ayında bakire kızların kurban edilmesi gibi. İnsanileşmek ve doğru tarih eğitimi, bir inanç uğrunda bir başka canı 'kurban' diye boğazlamanın yanlışlığını anlamak değil midir? Çocuklarımıza böyle anlatmak değil midir? “
Çocukken günler öncesinden aldığımız ve beslediğimiz koyunun kurban edilmesi ve buna seyirci olmak ile ilgili bir travma yaşadığımı olduğunu hatırlamıyorum. Bu durum beni ruhsal olarak nasıl etkilemiştir bilemiyorum. Ancak 12 Eylül öncesi, eylemci grupların içinde yer aldığım delikanlılık çağımda bile, şiddete bulaşmadığım gibi, şiddeti yöntem olarak kullananlara karşı idim. Nihat Behram darağacında üç fidan kitabının yazarı. Yani istediklerini elde etmek için şiddeti bir yöntem olarak benimsemiş bir kesimin öykünmecisi. Üstelik bu şiddet, kendi doğrularını kabul ettirmek için kendi cinsine karşı uygulanıyordu.
 
Bir başka canlının, hangi gerekçe ile olursa olsun canına kıyılmasına karşı çıkan vejetaryanlara saygı duyabilirim. Ancak sofrasında eti eksik etmeyenlerin kurban olayına karşı çıkmalarına hiç bir zaman anlamam mümkün değil. Nihat Behram, aslında din olgusuna karşı olduğunu saklamıyor, bu açıdan bakıldığında düşünce sistematiği kendi içinde bir bütünlük taşıyor imajını veriyor gibi, ama düşünce altyapısı yine de sorunlu. Tek tanrılı dinler öncesi de kurban geleneği hem de insan kurban etmek şeklinde vardı, diyerek sözüm ona din olgusuna ve içeriğine, tarihsel bilgiye yani bilime dayalı eleştiri getiriyor. Halbuki tek tanrılı inancın Musevilik ile başlamayıp ilk insan Adem (AS) ile başladığına inanırız biz. İnsan kurban etmenin bir sapkınlık oluğunu düşünürüz. İnsanın, içindeki kurban etme isteğini, eti yenilebilir bir hayvanla yerine getirmesi söz konusudur. İnsanlar kurban kestikleri için şiddete meyletmezler. Dünya coğrafyasına bakın, Müslümanlar hemen her yerde kurban durumunda. Onları kurban edenlerin kahir ekseriyeti kurban geleneği olmayan çağdaş, bilimi önceleyen, pozitivist bir anlayış.
Çevrenizde bayram şenliğinize katılan veya katılmayan bir kısım insanların, Nihat Behram’a aynen katıldıklarını tahmin ediyorsunuzdur herhalde. Onları böyle düşünmeye iten temel etkenlerden birinin tarif edilen manzarayı ortaya çıkaran kurban sahipleri ve kesicileri değil midir? Bu manzaralar dışarıdan bakan herkesi rahatsız edecek nitelikte. Bu nedenledir ki her yıl gittikçe artan sayıda kurban kesim yeri planlaması yapılıyor belediyeler tarafından. Ancak imkanların darlığı ve insanımızın sabırsızlığı nedeniyle yaşanan yığılmalar, insanımızı yine tarla ve arsa niteliğindeki boş alanlara savuruyor.
Bu işi düzeltmeye, kurbanlık satılan yerlerden dışarı hayvan çıkarılmasını, en azından büyükbaş çıkarılmasını yasaklayarak başlamalı diye düşünürüm. Yasak yeter sayıda kesim yeri hazırlama gerekliliğini de beraberinde getirecektir. Anlayacağınız belediyelere çok iş düşüyor. İsterim ki bunu Türkiye’de ilk başaran belediye Denizli olsun.